E-Dergi

Craig Russell'ın Jean Christhope Grange ayarını yakalayabildiği harika bir roman. Son 20 sayfaya kadar acaba kim sorusuna cevap bulamadığınız, ancak en sonunda katili öğrenince "ulan sen nereden çıktın" demekten kendinizi alamadığınız, hemen ilk sayfalara dönüğünüzde esas failin ne kadar ince bir mizansen ile kurguya bağlandığını gördüğünüz bir roman...........

Güvenilir ve geçerli olan kaynakları bildirilmediği takdirde, günümüz insanının kolay kolay kabul edemeyeceği, ancak en sonunda yıllardır kendisine öğretilenlerin ne kadar sahih olduğunu sorgulamaya başlatabilecek kudrette bir eser. Birilerinin tekerine çomak soktu zamanında ki kitap hakkında bir ara subjektiflik gibi bir karalama politikası başlatılmış. Lakin şu kadarı bilinmeli ki; serinin kendisinden önceki 4 kitabı gibi bilinmeyeni ya da bilinmesi istenilmeyeni alıp gözünün önüne koyuyor ve diyor ki: işin şekli bu, var gerisini sen düşün. Beğenmediğim bazı tarafları da oldu ki, birtakım çok ince ve bana göre lüzumsuz detaylar başlı başına bir konu olarak işlenmiş. Aynı mevzular daha elzem olanların içerisine alt başlık olarak dahil edilseymiş daha muıvafık olurmuş.

Kur'anın semasından nüzul eden imani meyvelerin ve semerelerin tam bir fihristesi hükmüne geçmiş. "Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır." vecizesinin tam bir mazharı hükmünde bir eser.

Kitabı okuduğunuda sadece Abdülhamid Han'ın kişiliği hakkında fikir edinmeyecek, yaşadığı dönemi daha net bir şekilde analiz ederek, kitabın ismiyle müsemma olan mücadelesini rahatça görebileceksiniz. Kitapta hayran kaldığım bir ifade vardı ki " Eğer Sultan Abdülhamid Han, 10 yıl daha ülkenin başında kalsaydı, biz hacca gitmezdik, dünya müslümanları bize hacca gelirlerdi".

Kötü Ruh, Karanlığın Soluğu, Kara Büyü serisinden sonra bu kitap beni kesmedi açıkçası. Öyle kısımlar var ki polisiye gerilim romanı mı okuyorum, yoksa paleontoloji konferansı mı dinliyorum anlayamadım. Gaia Teorisinin ne olduğunu anlayana kadar kitap bitti. Akıcılık, mizansen ve tasvir bakımından evvelki kitaplarına göre biraz vasat kalmış. Jean Christophe Grange ile kesinlikle mukayese edilemez. (bazı yorumcu arkadaşlar bunu okudum Grange'ı bıraktım falan demiş) Maxime Chattam pek eşref saatinde değilmiş herhalde bu kitabı yazarken. Adamda yetenek, kabiliyet, istidat var ama ne hikmetse bu kitapta pek görünmüyor. Ancak kitabın terminolojik altyapısı çok sağlam. Kitabın araştırma ve bilgi toplama safhası, yazımından daha fazla zaman almıştır.