Elif Şafak'ın altı romanı ve bir deneme kitabını okumuş, yegane hikaye kitabını bulabilmek için bir hayli efor sarf etmiş ama bulamamış, gazete yazılarını bir güne bir gün kaçırmamış bir okur olarak Siyah Süt beni şaşırtmadı. Ama eğer onu sadece romancı kimliği ile tanısaydım şaşırabilirdim. Zira Elif Şafak'ın kaleminin en bilinen özelliklerden biridir; sıkı örgülü olması. Hikâye içre hikâye anlatması. Lakin Siyah Süt bir hayli gevşek örgülü bir roman. Hele de kadın yazarların benzer deneyimlerinin paylaşıldığı bölümler kitabı büsbütün parçalara bölmüş. Kötü mü olmuş? Hayır, bilakis bu paylaşımlar çok kıymetli, bilgilendirici, keyifli. Ama bu tarihi anekdotlar kitabın 'roman'lığına halel getirmiş bence. Bu yüzden bir romandan ziyade bir araştırma kitabına benziyor. Ancak yineliyorum keyifli bir araştırma kitabına.
Ben şahsen Elif Şafak'ın o zengin o Osmanlıca kökenli kelimelerle bezenmiş dilini, o dille yazılmış kitaplarını özlüyorum. Eğer ben Elif Şafak'tan yıllar yıllar sonra doğsaydım ve mesela ilk olarak onun Pinhan'ını yahut Şehrin Aynaları'nı okusaydım ve o hevesle ve benzer beklentiyle Siyah Sütü alsaydım bir ölçü hayal kırıklığına uğrardım :) Hele de Mahrem'iyle tanıdıysam onu, oradaki o gizemli, orijinal, karamsar, acıtıcı ve delice yahut dâhice hayal gücü yüklü dilden, anlatımdan sonra, doğrusu Siyah Süt'ü nereye koyacağımı bilemezdim. Hayatın dönüştürücülüğüne şaşar kalırdım herhalde.
Ancak Siyah Süt'ün öyle bir özelliği var ki hiç bir kitapla kıyas kabul etmez; samimiyeti. Fena bir okur sayılmam, şimdiye değin bundan daha samimi yazılmış bir kitap okumadım. Oldukça esprili bir anlatıma sahip olmasına karşın çoğu yerinde gözyaşlarımın akmasına mani olamadım. Eşine yaptığı orijinal ötesi evlilik teklifini, bunalım günlerinin geceliğini annesinin gizliden koyduğu makineden çıkarmasını, postnatal depresyonun tedavi yöntemlerini bizimle paylaşmasını, rüyalarını, beyin ağacını, vapurdaki kadının kendisine güldüğünü düşünüp onu ötelemeye çalışmasını, 'hayal şeftali yanaklı bir genç kızdır, sarılmak istesen tutamazsın, hakikat ise beli bükülmüş yaşlı bir acuzedir; yüzüne kolay kolay bakamazsın' ve ' ben apartman kedisi miyim ulan' :) deyişini, yer yer kahkahalar içinde, yer yer içim titreyerek, her halukarda Elif Şafak'ı daha bir severek okudum.
Her loğusaya mutlaka tavsiye ederim, güç alacaklardır. Tabi feminizm, kadın yazarlar, kadın hareketleriyle ilgilenen meraklılara da ve son olarak bir günde bir kitap okuyup bitirmeyi akıcı kitapları seven kitap kurtlarına :) Ancak Elif Şafak'ı değil de özellikle yukarıda isimleri geçen romanlardaki dilini sevenler için aşırı beklentiye girmemelerini tavsiye eder ama Siyah Süt’ü es geçmemeleri gerektiğini sözlerime eklerim.