E-Dergi

Hem tasarımıyla hem içeriğiyle harika bir kitap daha…
Bu kitabın bir kapağı yok, olaylar kapak kısmından itibaren anlatılmaya başlanmış; ben bunu mülteci kampında sıkışıp kalmış çocukların hikayelerinin iki kapak arasında bir kere daha sıkıştırılmaması olarak yorumladım
Kitabın diğer bir dikkat çekici kısmı ise kitaptaki mülteci çocukların bir ismi yok bunun yerine hepsine bir harf verilmiş çünkü onlar yaşam kartına sahip değiller (!) yani kimliksizler…

Basit, sade bir anlatım tercih edilmiş olsa da karakterlerin hepsi ayrı bir simge… mülteci kampından çıkmayı başarıp “ileri” ye doğru gittiği düşünülen O ve onu izleyen arkadaşları metaforu ile açık bırakılmış bir son…

Mülteci bir anne babanın çocuğundan gerçek mülteci hikayelerinden derleme bir hikaye…

O gün gazete manşetlerinde bir haber:Savaşı bitiren sinek! Nasıl olabilirdi bu? Kitapta bu nasıl oldu, olabildi onun hikayesi anlatılıyor.
Kitabın ana karakterleri Rel, Kolkex, Fito ve Sinek isimli karasinekler.
Farklı bir bakış açısı geliştirecek, insanların bazen hayvandan daha az duygu sahibi olduğunu bir kere daha gösterecek; güzel, farklı bir eser.
Tek rahatsız olduğum kısım Nepal’deki hoşgörülü keşişlerin sürekli vurgulanmasıydı zira iki kişiden birinin keşiş olduğu, en koyu Budistlerin yaşadığı Myanmar’da Müslümanlara yapılan zulüm herkesin malumudur.

Filiz adlı tavuğun “Bir daha yumurtlamayı reddediyorum!” başkaldırısıyla başlayan bu kitapta kapitalizme, ırkçılığa, sömürüye ve kötülüğe karşı bir tavuğun göstermiş olduğu başkaldırı, özgürlük mücadelesi ve koşulsuz sevgi...

”Farklı görünüyoruz, birbirimizin yüreğinden geçenleri anlayamayız ama birbirimizi kendimize göre onurlandırabiliriz. Ben sana saygı duyuyorum.”

“Aynı türden olmanız büyük ve mutlu bir aile olduğunuz anlamına gelmez. Önemli olan birbirini anlamaktır. Bu, sevgidir.”

Kore edebiyatına ait fabl türünde yazılmış, çocukların severek okuyacağı, yetişkinlerin ise muhteşem detaylar yakalayacağı harika bir kitap.

Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesinde okuyan Artuğ Sayaner, Atilla Yedikardeşler, Adnan Zanbak, Ali Osman Caran ve Güngör Gezer isimli beş arkadaşın yerli roket yapma ve bunu uzaya göndermek üzerine kurdukları bu hayal; gerçek hikâyelerinden esinlenerek yazılmış.

Özellikle son yıllarda kendi öz değerlerinden kopuk, içinde taşıdığı cevherden bihaber, geleceğini göremeyen gençlere merhem olabilecek nitelikte…

“Hiç dönüp bakmayın. Güneşi arkanıza alırsanız sadece gölge görürsünüz, güneşe doğru dönerseniz gölgeler arkanızda kalır. Bırakın arkanızda kalsın gölgeler.”

Öğretmen kitap kulübüm sayesinde tanışıp okuduğum bu kitabı öğrenci kitap kulübümle de okumak için sıraya aldık. mutlaka okunmalı.

Efendimiz (sav)’in mübarek annesinin anlatıldığı güzel, kıymetli bir eser. Hz. Amine ile ilgili kısıtlı bilgiler ışığında üç bölümde hazırlanmış. İlk bölümde Hz. Amine ve Hz. Abdullah’ın atalarına, ikinci bölümde kendilerine, üçüncü bölümde ise daha çok tarihi kaynaklarda yer aldığı kadarıyla evliliklerine ve Hz. Amine’nin dünyadan ayrılışına kadar ki sürece yer verilmiş.
Etkileyici, akıcı bir anlatım…

“Âmine dünyadan gitmişti. Ne var ki, dünya döndükçe adı ile yaşayacak ve hayırla yâd edilecekti. Selam ona...”