Toplam yorum: 3.078.082
Bu ayki yorum: 4.960

E-Dergi

KY-68910 Tarafından Yapılan Yorumlar

31.03.2008

zaten kitap okuyan ve gündemi takip eden insanlar kitabın bahsettiği konuları biliyorlar ama bilmeyenler için özellikle Emniyet istihbaratının başında bulunmuş bir istihbaratçının kitap yazması iyi olmuş. akıcı bir üslup herkese okumasını tavsiye ediyorum..
bazıları hemen komplo teorisi olduğundan bahsedecekler ama hiç de öyle olmadığı son zamanlarda daha iyi anlaşılıyor. bu kitaplar artık kurtlar vadisi gibi filmlerin senaristleri tarafındanda dikkatle okunduğu kanısını taşıyorum. kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı açık açık vurgulanmış sayın bülent orakoğlunu kitabından dolayı kutluyorum
31.03.2008

öncelikle sayın şamil tayyarı böyle bir kitabı yazdığı için kutluyorum. şu son on beş gündür yaşanan gelişmeler kitabın hiç de koplo teorisi olmadığını kanıtlıyor daha ne diyelim. dizgi/baskı hatası olduğunu düşündüğüm iki yer var.1.si164.sayfada erhan tuncel'in yasin hayal adlı şahsın enişteis olduğu yazılmış bu bilginin yanlışi olduğunu basını takip edenler bilir.2.si 291 sayfada iki kişinin telefon görüşmelerinin dökümü verilmiş buradaki tarihin 14 haziran 2006 değil 14 haziran 2007 olması gerekir çünkü 14 haziran 2006da türkiyenin gündeminde 22 temmuz seçimleri yoktu.
kitap çok akıcı bir üslüba sahip herkesin ergenekon ve gizli yapılanmaların ülkemizi hangi felaketlere sürüklediği konusunda bu kiyabı okumasını tavsiye ediyorum.
26.12.2007

iyi bir politik kurgu roman olmuş ama selman kayabaşı'nın bundan önceki iki kitabına göre biraz daha zayıf bence 105. sayfada feyzullah yiğitten bahseden bölümde feyzullah yiğit'in babası eşref yiğit 1985 yılında şehit olduğunda 4 yaşında olan feyzullah yani 1981 doğumlu olduğu anlaşılıyor eylül 2007'de şehit düştüğünde 26 yaşında olması (POLİTİK KURGU) BİR ROMANA VE YAZARINA HİÇ YAKIŞMIYOR 26 yaşın binbaşılık yaşı olmadığı çok açıktır. 26 yaşında bir binbaşı ordumuzda yoktur.
GLELİM ÖVGÜLERİMİZE 12 KASIM 1082'DEN BAŞLAYARAK EKİM 2007'YE KADAR DEVLET-İ EBED MÜDDET GELENEĞİNİN ROMANLARDADA OLSA YAŞADIĞINI GÖRMEK HEPİMİZİ GURURLANDIRIYOR.
BİR SOLUKTA OKUNACAK BİR KİTAP TAVSİYE EDİYORUM
26.04.2006

arkadaşlar çok güzel bir kitap devlet içindeki bazı hainlerin vatanını seven vatan evlatlarını nasıl harcadıklarını göreceksiniz,ayrıca TÜRKİYE CUMHURİYETİ SELÇUKLULARDAN bu tarafa 936 yıldır tam manasıyla devlet geleneği olan bir sistem üzerine kurulmuş olup kitaptaki büyük düşüncelerin hayata geçirilebilmesi neden mümkün olmasın,200 yıllık geçmişi olan devletler bizi ve bizim coğrafyamızı sömürmeye çalışıyor akıllı insanların bu durumdan ders çıkarması için bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.yazarı geniş ufuklu düşüncesinden dolayı kutluyorum
10.11.2005

çok güzel bir kitap bu konuda bilgi sahibi olmak isteyenler için önemli bir kaynak aşağıdaki yazıyıda yazar ö.lütfi mete yazmıştır.
Cehennem 'Derin Şirket' kusar
Bir yayınevinin Profesör Mahir Kaynak ve benimle yapılan mülakatlardan oluşturduğu 'Derin Devlet' isimli kitap için Akşam'dan Aykut Aykanat'ın ikimizle yaptığı söyleşinin gazetedeki başlığını görünce


Bir yayınevinin Profesör Mahir Kaynak ve benimle yapılan mülakatlardan oluşturduğu 'Derin Devlet' isimli kitap için Akşam'dan Aykut Aykanat'ın ikimizle yaptığı söyleşinin gazetedeki başlığını görünce derin derin (!) gülümsedim:
- Derin devlet para basıyor!
Ömrünüzün 30 yıldan fazlasını, -matbaa çıraklığından yayın yönetmenliğine kadar- gazetecilik çarkında öğütmüşseniz her şey üstüne ukalalık edebileceğiniz gibi böyle bir başlığa da takıverirsiniz! Derin Devlet bulutunun altında tedavül eden cümle varlık için 'para basıyor' ifadesi pek hafif kaçmış. Türkiye'de bugün yüzikiyüz trilyonluk cirolara 'para basmak' derseniz, 'Ya sayı saymayı bilmiyorsunuz, ya da dayak yemediniz' diye kınanırsınız! Oysa bu ülkede Derin Devlet değil 'Derin Şirket' para basar. Kaldı ki 'derin devlet yok, derin çeteler var' demekten de vazgeçmiş değilim. Kurtlar Vadisi'ni yazan ve yapan dostlarım ise Türkiye'deki Derin Devlet açığını 'sanal derin devlet' ile kapatıyorlar. Pek çok vatandaş da bu dizi sayesinde Türkiye'nin hala devlet olduğuna inanmaya devam edebiliyor.
Ne var ki benim Derin Şirket'im Polat abimizin de, başkalarının da Derin Devlet lerini döver.
Peki Derin Şirket nedir?
- Ne olduğu belirsiz, ne ettiğinden belli şey...
İşte o şirketin 'ne ettiğine dair' gerçek bir öykü:
Bir ilde emniyet müdürü olan arkadaşım gece yarısı faks emriyle sürülür. Sebebi, o günkü 'birader'in verdiği talimatla sanığı salıvermemesidir. İktidar değişir; arkadaşım zamanın içişleri bakanı ile görüştürülürken aldığı teklifi aktarır:
- Bana İstanbul'un filan ilçesinin emniyet müdürlüğünü önerdiler ama ayda -1991 ile 1995 yılları arasının parasıyla- yedi milyar lira ödemem şartıyla! (Hikayenin hakikatinden emin olup hukuki belgelerine sahip bulunmadığım için zamanı nokta atışıyla belirtmedim.) Bu söylem karşısında güngörmüş bakan 'Evladım hiç öyle şey olur mu, sen kenara itilmişliğin öfkesiyle konuşuyorsun' der. Aracılık eden partili 'ağabey' de müdürün ayağına basar ama bir kere ok yaydan çıkmıştır. Genç müdür yeni iktidarın eskisinden farklı olduğunu sandığı için saf saf üsteler:
- Efendim gerçeği söylüyorum. İstanbul'dan her ay 40 milyarlık bir haraç toplanıyor ve Ankara'ya gönderiliyor. Orada bazı muhalefet liderleri de dahil cümle 'ekabir' arasında pay ediliyor.
İşte Derin Şirket böyle bir şey ama hepsi bu kadar değil! Başından beri her dönemin Derin Şirket'i olmuştur ve olmaktadır. Zira hiçbir iktidar 'Ben Derin Şirket edinmeyeceğim' diyecek kadar temiz, 'Var olanı da ortadan kaldıracağım' diyecek kadar yiğit değildir. Birileri çıkıp 'Cumhuriyet'in kutsal çağına da dil uzatıyorsun' diye gazaba gelebilir. Onlar için başlarını sokmaya devam edecekleri 'serin' ve 'derin' kumlar diliyorum! Özellikle İkinci Meclis'e giren vekillerin ve bürokratların pek çoğu yasal komisyoncu durumundadırlar. Maalesef yolsuzlukları siyasetin önlenemez parçası sayan Gazi'nin tek tesellisi kalmış gibidir:
- Hiç değilse karşıtlar değil, devrimlerime inananlar zengin oluyor!
Dünün Derin Şirketi'nin meşruiyet temeli devrimler adına gericilikle savaşmaktı.
Şimdikinin fetvası ise 'İslam düşmanları' ile cihat!