E-Dergi

günümüzde kader konusunu bu kitaptan daha iyi anlatan beşeri bir kitap bilmiyorum. birkaç ciltlik bir eser bir kitapta toplanmışçasına öz, her soruya cevap verircesine kapsamlı. kader konusundazihninde soru işaretleri olanlara şiddetle tavsiye ederim.

Hatıralar denince insan heyecanlanıyor, ancak kitabın içeriği daha farklı. Yalnızca birkaç yerde hatıralar anlatılıyor. Onun yerine sohbetlerin yayınlanmayan kısımlarından kesitler var. Yine de okunmasında fayda var.

Kitabı okumaya başladığımda sayfalar adeta elimden kayarken kısa pantolonla sokakta oyun oynarken ülkemde nelerin döndüğünü bir başka açıdan anlama fırsatım oldu. Kitaptan en büyük kazancım, gerçek manada örnek alınabilecek bir şahsiyeti tanımam oldu. 'Daktilomun, masa ve sandalyemin olduğu her yer benim için dünyevi cennettir' sözleri bende büyük bir saygı uyardı. Bir de, Erbakan'ın niçin 2. Menderes olamadığını bir defa daha anlamış oldum. Velhasıl, kesinlikle vakit ayırmaya değer bir kitap.

Entellektüel seviyesiyle akademisyenleri geride bırakan eski bir savcının enfes bir kitabı. Ordu-millet bir toplumda askerleri eleştirmek -şayet sağlam dayanaklarınız yoksa- ateşle oynamak gibidir. 'Dış güçlerin maşası', 'ordu düşmanı' vs klişelerle yaftalanmanız an meselesidir. Yazar öne sürdüğü tezlerle haklılığını gayet mukni bir üslupla ortaya koyuyor. Ayrıca, yazarın savcılık yıllarına ait bazı hatıralarını paylaşması da güzel olmuş. Yazardan kaynalanmayan bazı amatörlüklere rağmen okunmaya değer bir kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Büyük beklentilerle alarak okuduğum bu kitap, açıkçası beni hayal kırıklığına uğrattı. Belki de çevirisi kötüydü bilmiyorum ama kitabın önemli kısmı seks edebiyatıyla geçiyor. kitabı bitirince yolda yürürken açık bırakılan fosseptik çukuruna düşmüş gibi oluyorsunuz. Kısacası; aşkı okumak isterseniz çok da tavsiye etmem.