E-Dergi

Pardayanlar'ın ikinci cildi de bitti ve kaldı geriye sekiz cilt. Bu cilt Protestan - Katoliklik çatışmasının merkezinde oğul Pardayan'ın aşkına kavuşmasını konu edindi. Açıkçası bu seri için ne söylesem çok az kalır. Keşke daha önce tanışmış olsaydım. İlk iki ciltte bile bu kadar doygunluk yaşamış iken kalan 8 ciltte neler yaşanacak çok merak ediyorum. Kesinlikle okuyunuz efendim....

2014 Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmış Patrick Modiano'dan okumuş olduğum ilk kitap. Çokta severek okuduğum bir kitap olmadı açıkçası. Tavsiye eder miyim, çok fazla zamanınız varsa okuyabilirsiniz tabii ki. Bazen Nobel yaniltabiliyor gerçekten. Belki severek okuyanı vardır ama bende bir iz bırakmadı maalesef...

Neredeyse bütün Güray Süngü kitaplarını okuyan biri olarak, bu kitabını da çok severek okudum. Yani yazarın kafası gerçekten farklı çalışıyor herşeyden öte. Farklı çalışan bir kafanın ürünü de doğal olarak özgün bir kitap olarak açığa çıkıyor. Üç farklı zaman, üç masal... Her satırda ve her masalda insan kendini okuyor. Zaman değişse de insanın özü yine hep aynı kalıyor. Okuyunuz efendim...

Ömer F. Oyal'dan okuduğum ilk kitap. Keşke çok daha önceden okumuş olsaydım dediğim bir kalem oldu benim için. Roman konusu itibarı ile her daim güncelliğini koruyacaktır diye düşünüyorum. Hayatta kalma, geçmişin prangalarından kurtulamama, yurtsuzluk gibi temelinde işlediği konular. Geçmişle bugün arasında bir git-gel kurguyla ilerliyor. 1945 Hitler Almanyasından 2010larin İstanbul'unun bir apartmanınin dairesine gidip geliyor okuyucu... Okuyunuz efendim...

Heyecan ve gerilim seviyesini her daim diri tutan, sonu oldukça sürpriz biten bir polisiye gerilim kitabı Kimseye Söyleme... İlk defa bir Harlan Coben kitabı okudum. Kurgu ve sonu bana biraz zorlama gibi gelse de bir şekilde kendisini okutturuyor bu tür kitaplar. Okuyunuz efendim...