E-Dergi

Merkezden bağımsız ve görece özerk bir gündelik yaşama sahip kırsal bölgelerin milli eğitim, yol, zorunlu askerlik ve diğer merkezileştirme mekanizmalarıyla ulusal bünyeye dahil olma süreçlerinin çok canlı bir tasvirini sunuyor Weber. Mesele elbette sadece Fransa'ya özgü değil. Bir imparatorluktan ulus devlete dönüşen Türkiye'nin uluslaşma politikalarıyla da oldukça benzer bir hikayeyle karşı karşıyayız.

Çevrilmesine sevindim. Fakat Secularism "laiklik" değil de "sekülerizm" diye çevrilseydi daha doğru olurdu. Bizde bu iki kavram hep karıştırılıyor. "Ne çektin be sekülerizm" demek geçiyor içimden.

Okudum. Beğendim. Bir dönem hızlı İslamcılarından olan kahramanın içsel sorgulamalarını, pişmanlıklarını, sarsıntılarını ele alan, radikalizmden nihilist bir liberalizme savruluşu resmeden iyi bir roman. Son zamanlardaki deizm tartışmaları bağlamında da okunabilir. İlgililere tavsiye ederim.

Kürt meselesi ile ilgili okuduğum en sağlam çalışmalardan. Kuramsal ve kurgusal olarak bütünlüklü, dört dörtlük bir çalışma olmuş. Çok emek verildiği anlaşılıyor. Çokça istifade ettim. Yazarın emeğine bereket, zihnine sağlık. Khk ile işinden uzaklaştırılan bir akademisyen ayrıca. Bu kadar değerli bir zihni ihraç edenler utansın. Onlar gider, tarihin çöplüğüne karışır; bu değerli eserler, düşünceler baki kalır. Hürmetler hocam.

Değerinin hâlâ yeterince anlaşılamadığını düşündüğüm, maalesef TR'de her nitelikli ilim adamı gibi gençken değil, kıymeti ancak gelecekte anlaşılacak bir fikir işçisi Fırat Mollaer. Hep düşünsün hep yazsın, biz hep okuyalım onu.