E-Dergi

Bugüne kadarki kötü tecrübelerim nedeni ile satış konusunda Türk bir yazar okumamaya karar vermiştim. Amerika kapitalizmin merkezi olarak bu konuda çok çok ilerde. Uzun bir aradan sonra bir şans daha vermek için bu kitabı aldım.

Bu kitap perakende zinciri olan, mağazacılık yapanlar için yazılmış. Mağazıcılık yapmayan, kurumsal müşterilere satış yapanlar için uygun bir kitap değil. O nedenle ihtiyacımı karşılamaktan çok uzak. Keşke kitabın isminde veya kapağında mağazacılık geçseydi. Diğer bir konu, içerik kitabın adı kadar doyurucu değil. Çok yüzeysel.

Kitap gerçekten Türkiye'nin özlem çektiği bir ortamı konu ediniyor. Marmara kahvesine takılan entel (hakiki) ve farklı görüşteki insanların hayatlarından kesitler almış. özellikle kartal'a yüklenilen şahsiyet sanatsal açıdan dikkate değer. Hazır cevaplığı, idealistliği ve fakat bir türlü tetiklenmeyen elleri. Hilmi Oflaz insanlığın ve ilmin para ile ilgisi olmadığını gösteren numune bir şahsiyet. Ara ara Necip Fazıl'ın ziyaret ettiği kahvede güncel konular tartışılmakta ama kavga edilmemekte. Kitabın en iyi yanı akıcı olması. Ve kahramanların keskin zekası, hazır cevaplığı. Adnan menderesi yer altından kaçırmayı planlamakla suçlanan şahsın hakim karşısında verdiği ve hakimlere gülme krizine sokup masaların altında gülmelerine neden olan savunması uzun süre akıldan çıkacak gibi değil.

Yazarı tebrik ediyorum...

Tamamen mistik bir havada geçen sürekleyici bir kitap. Amerika'nın en önemli kütüphanesinin yetkilisi kayboluyor. Onun yerine gelen kişi mistik yönlendirmeler ile onu bulmak çalışıyor. Ve kendini bir anda müslüman bir ülkede, cemaatlerin içinde buluyor. Burada bir nevi kendinden geçme yaşanıyor. Tasavvufu hissetmek isteyenlere tavsiye edilir.

Yazar her ne kadar Filistin doğumlu olsa da Harvard ve Stanford gibi üniversitelerde hocalık yapmış İngiliz dili profesörüdür. Bu bakımdan bu kitap bir doğulunun batı sömürüsüne karşı ideolojik bir çığlığı değildir. Yazar bilimsel metodlara sadık kalarak Oryantalizm'i ya da kısaca doğu bilimini gözler önüne serdi. Kitapta Oryantalist düşüncenin ve paralelindeki sömürgeciliğin nasıl geliştiğini, batı dünyasına doğunun nasıl takdim edildiğini göstermektedir. Bu eser ayrıca Oryantalist düşüncenin kültür sömürüsüne ve özellikle batılı yazarların (Goethe, Hugo, Flaubert, Dante) eserlerine ne gibi katkılar yaptığını gözler önüne sermektedir. Oryantalizmi reddetmek kaygısı taşımadan tamemen bilimsel metodlarla gözler önüne seren bir eser. Özellikle araştırmacılara tavsiye ederim.

Bu Ülke, Tanzimattan beri Türk aydınının içine düştüğü çıkmazlar, bunalımlar ve kendi özüne yabancılaşması hakkında yazılmış en iyi kitaptır bence. Türkiye için bir reçete önermeden önce bu kitabın muhakkak okunması gerekir. Cemil Meriç, o zamanlara çağdaş olması bakımından olayları yakınen takip etmiş gerçek bir gözlemcidir. Olaylara yukardan bakar, hiç bir tarafın adamı olmaz. Bu kitabı batılaşma, çağdaşlaşma yutturmacasının iç yüzünü öğrenmek isteyen ve milletimize vatanperver diye takdim edilen özünden sapmış insanları yakından tanımak isteyenlere öneririm.