Toplam yorum: 3.083.095
Bu ayki yorum: 2.775

E-Dergi

Songül Koc Tarafından Yapılan Yorumlar

12.04.2011

Teğmen Drogo ile, kaçmaya çalıştığım ama bir türlü kaçamadığım kalemin farkına bir kez daha vardım. Hepimiz alışkanlıklarımızdan örülmüş kalelerin içerisinde hiç gelmeyecek savaşı ve kahraman olacağımız günü beklerken aslında hayatı pinekleyerek geçiren kahvehane müdavimlerinden farksızız. Hayatımızı bir hiç için harcamamak adına hemen bir adım atmalıyız.
Hayatta hiç bir şey boş değildir onun içini doldurup dolduramayacağımız ancak bize bağlıdır.
Bir kaç karakter ve neredeyse tek bir mekanda geçen bir kitabın bu kadar akıcı bir şekilde yazılmış olması da yazarın hünerini göstermektedir. Vazgeçmeden okumanızı dilerim.
12.04.2011

Hikmet, Allah tarafından verilirmiş. Olayların, insanların... iç yüzünü görebilmek, anlayabilmek diye kısaca tarif edebileceğimiz bu özellik Papini'ye bence Allah tarafından verilmiş. Vaftiz edilen, ateist olan sonra katolikliğe geçerek çokça çalkantılı bir hayatı olan Papini bize olayların iç yüzünü mizahi bir dil kullanarak bir annenin çocuğuna yürümeyi öğretmesi gibi sabırla anlatıyor. Tekrar edilen her durumda başka bir bakış açısına rastlıyor, şöyle bir silkiniyorsunuz. Bir kerede bitirilebilen bir kitap olmasına rağmen , ara ara tekrar okumak çok daha faydalı olacaktır.
27.12.2008

Dorian Gray genç ve yakışıklı bir erkektir. Portresini çizen ve ona hayran olan ressamın arkadaşı Lord Henry ile tanıştığında hayatı tamamen değişir. Lord Henry ona gençliğinin ve güzelliğinin her şeyden üstün olduğunu, hayatta tatmadığı duygu kalmamasını salık verir. Dorian da kendisine tıpatıp benzeyen şaheseri görünce, vücudunun değil de portresinin yaşlanmasını diler. Lord Henry’nin tehlikeli önerilerine göre yaşamını sürdürmeye başlar. İlk olarak kendine delice aşık Sibyl’i reddeder ve onun intiharına sebep olur. Dileğinin gerçekleştiğini o gün portredeki ilk değişimleri gördüğünde anlar. Pişmanlık duymak üzere iken Lord’un etkisi ile kendine gelir ve tüm çılgınlıkları, günahlarıyla yaşamına devam eder. Sibyl onun için bir anıdan ibarettir. Zaman ilerledikçe hiç yaşlanmayan görüntüsü nedeniyle çokça dedikoduya sebep olur. Kendisini uyarmaya çalışan en iyi dostu olan ressamı bir cinnet kriziyle öldürür. Cinayet kanıtlarını ortadan yok etse de ruhundaki fırtınaları dindiremez. Sonuçta iyi bir insan olmaya karar verir. Bu kararının portredeki etkilerini görmek için baktığında ise, iyi değişim bir yana gittikçe kötüleşen bir resim vardır karşısında. Çılgına döner, onu parçalamak için bıçağı resmin tam kalbine saplar. Hizmetçiler Dorian’ın ilk günkü gibi güzel portresinin önünde kalbinden bıçaklanmış çirkin yaşlı bir beden bulurlar.

Oscar Wilde , Lord Henry karakterini öyle iyi konuşturuyor ki insanın çılgınca bir hayata sürüklenmesi an meselesi. “Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır” sözüyle tüm kitabı özetliyor.
31.12.2001

Tolkien'in üclemesini ve Hobbit kitabini 3 yil önce okumustum. Gecen hafta vizyona girdiginde filmine de gittim. Bence muhtesem bir duygu. Kitaplari ise gidip gelirken serviste okuyabiliyordum. Inanin kendinizi o kadar kaptiriyorsunuz ki, gökyüzündeki yagmur havasinda bile yüzügün kötülügü yaymasindaki etkiyi hissedip ürperiyorsunuz. Bu kitabi öyle yarim sayfaya sigdirmak, harika bir amazon ormanindan bir yaprak getirmek gibi olur. Bir kere kitabi okumak icin hayal dünyanizin sinirlari olmamasi gerek, ayrica ayrintilara dikkat eden bir kisi de olmaniz lazim. Yoksa en ufak bir ayrintiyi kacirdiginizda, kitabi tam olarak hissedemiyorsunuz. Örnegin film icin ayrica ugrasmaya gerek bile kalmamis, cünkü Tolkien Bilbo Baggins'in cay yaptigi kabi, ayaklarindaki tüyleri, pencere önündeki esyalari...vs her seyi tanimlamis. Kitabi okurken sanki evin icinde dolasiyor, sanki Mordor'a dogru onlarla birlikte yolculuk ediyor gibisiniz. Belki size biraz garip gelecek ama ben o kitapta (ve filmde) dünyayi gördüm. Elfler melekleri, orklar cehenmem zebanilerini, hobbitler ve digerleri de insanlari anlatiyor gibiydi. Ve insanoglunun kendi zayif karakteriyle hesaplasmasi kitapta ve filmde cok güzel anlatilmis. Bir Güc'ün (burada yüzüge bagli olarak Saron'un kötülügü, baska bir durumda bir ilah, para, mevki ...vs olabilir) insanlari kendine baglamasi, onun ugrunda her seyin yapilmasi, bir din gibi itaat edilmesi... her sey var. Bu arada dostlugun ve vefakarligin örnekleri (Frodo ve Sam),askin her seyden önce olmasi (Arwen ve Aragorn), bilgeligin getirdigi sorumlulugun önemi (Gandalf), bir takim calismasinin ne kadar önemli oldugu (hobbitler ve digerlerinden olusan grup), düsmanin her an tetikte olmasi(Sauron), inanclar ugrunda savasta herkesin kaninin son damlasina kadar mücadelesi (orklar ve digerlerinin savaslari) ....vs ...vs Bilemiyorum, bana göre bu kitapta her sey var. Ve filmini de görmenizi tavsiye ederim. Tabiki tüm kitabi filme sigdiramamislar ama yine de kafanizda tasarladiklarinizi büyük ekranda görmek cok keyifli. Kitabi anlatmak icin herhalde Tolkien kadar usta olmak ve bir kitap yazmak gerekiyor sanirim. Cünkü Tolkien o kadar hos yazmis ki, kafa karistirdigi söylenen o yabanci kelimeler insana hic batmiyor. Üstelik bunlar tolkien'in yillarca yaptigi arastirmalar sonucu (eski ingilizce, eski almanca, finlandca) ortaya cikarilmis bir dilin sözcükleri. Özellikle o yazi sekli burada almanya da herkes tarafindan bilinmiyor, özel olarak ögreniliyor. Dünyada incil'den daha cok okunan bir kitap oldugu söylenmesi (gerci bazilari bunun "Kücük Prens" oldugunu söylüyor), de gösteriyor ki; insanlar kendilerini aynen anlatan kitaplara ihtiyac duyuyorlar. Kaliplanmis nasihatlere degil ... Bence okuyup kendiniz karar verin. Okumadan da filmine gitmek biraz yavan bir tat almaniza sebep olur. Saygilar.