E-Dergi

Kitapta 3 ayrı hikaye var ve bir çırpıda okunuyor.
1) Bir Delinin Hatıra Defteri: Kendini İspanya kralı sanan bir memurun traji-komik öyküsü. Yazar bu öykünün içinde zamanın Rusya'sının memur hayatını da ince ince eleştirmiş.
2) Palto: İşte size tam anlamıyla dramatik bir hikaye, Kahramanımız yine bir memur. Dönemin geçim sıkıntısını da iyi vererek anlatmış hikayeyi yazar. Kahramanımız zar zor biriktirdiği parayla bir palto diktirir. Herkesin gözü kalır paltoda ve adamın da başına gelmeyen kalmaz.
3) Burun: Kitaptaki son hikaye burun ise daha fantastik geldi bana. Memur Kovalev sabah kalktığında burnunun yerinde olmadığını fark eder ve macera başlar.
Herkese iyi okumalar..

Üçlemenin son kitabında artık tarih 1930'a gelmiştir. Kamil Bey bu kitapta da yine varolmasına rağmen biraz daha sanki yan role kaydırılmış. Ayrıca şunu da belirtmem gerekir ki, üstat bu kitabı diğer ikisinden daha sonra yazmıştır. Dolayısıyla romanda anlatım değişikliği vs. olması da çok doğaldır. Diğer iki kitaba göre daha farklı çünkü genç Cumhuriyet'in demokratikleşme yolunda emeklediği döneminden bir kesit anlatılıyor. Serbest Fırka'nın kuruluşundan kapanışına kadar olan olayları anlatıyor içine siyaseti de katarak tabii ki. İnsanların kamplaşması da gözardı edilmiyor değil. Kamil Bey, kızı Ayşe'nin de onunla aynı fikirleri paylaştığını öğrenip mutlu oluyor.

Üçlemenin ikinci kitabında Kamil Bey'in hapise girişinden itibaren yaşadıkları anlatılıyor. İlk başta ezilmesine ve yanlış insanların yanında bulunmasına rağmen sonradan alışmaya başlıyor bu duruma ve yeni hapihane arkadaşını da bulunca iyice rahatlıyor. Milli Mücadeledeki savaşları ve olayları da takip ediyor gazetelerden ve dışarıdan gelen haberlerden. Derken hapisteki Milli Mücadele düşmanlarıyla hesaplaşma başlıyor. Daha fazla anlatıp da tadını kaçırmak istemem romanın.

Kurt Kanunu'ndan sonra Esir Şehir Üçlemesi'ni okumuştum üstadın. Bu ilk kitabı serinin ve Kamil Bey'le tanışıyoruz. Okumuş yazmış, iyi eğitimli bir aydın olan bu insan, tüm ailesinin muhalefetine rağmen milli mücadelenin içinde buluyor kendini. Kitabın olay örgüsü muhteşem, diyaloglar süper. Yazarın hayal gücüne hayran olmamak elde değil. çeşitli ihanetler ve oyunlar sonucu hapse düşüyor en sonunda kahramanımız ve birinci kitap bitiyor. Bu kitabın asıl anlattığı, bu tarz düşünceler içinde olmayan Kamil Bey'in söz konusu vatan, millet olunca bütün -Türk Milleti gibi- şaha kalkması ve bir arslan hüviyetine bürünmesidir.

Pazarlamacı Gregor Samsa'nın dünyası bir sabah tamamen değişir, kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur ve bu saatten sonra toplumda dışlanmışların yaşantısı nasıl oluyor tadacaktır. Hikaye kısıtlı yerde geçse de yazarımız aile bireyleri üzerinden toplumun bazı insanlara hissettirdiği aşağılanmışlık duygusunu müthiş şekilde veriyor. Çok acıklı bir öykü bu, güzel betimlemelerle dolu ve ruhun derinliklerine inen analizlerle kesinlikle okunması gereken bir eser. Böyle bir şeyin olmayacağını biliyorsunuz ama yine de kitabın sonunda ne oldu diye kendinize sormadan edemiyorsunuz. Zaten kısa sürede okunabiliyor rahatça.