E-Dergi

Benim elimde bu kitabin Subat 2011 baskisi var. Yeni baskisi cikana kadar bu kitabi almaMAnizi siddetle oneririm. O kadar cok yazim hatasi vardi ki, kitaptan verim almak mumkun degil. Ornegin kitabin 12. sayfasinda tamamen alakasiz bir liste var. Sf 33'teki hikaye birdenbire bitiyor. Bicimsel hatalara (bazi basliklarin koyu yazilmamasi, sirali maddelerin metinle karismasi vb) hic deginmiyorum bile. Kitapyurdu'na durumu bildirdigimde bahsettigim durumun, ellerindeki tum kitaplarda bulundugunu belirttiler. Yayimevi ise cevap vermedi.

Sadece bu sitedeki yorumları incelemek bile çok şey anlatıyor. Yazılanların hemen hepsi olumlu fakat yorum puanlarına baktığımızda, katılan kadar katılmayan olduğunu görüyoruz. Gel gör ki, bu katılmayan arkadaşlardan birisi de çıkıp "Bu kitap şundan dolayı kötü" dememiş. Olumlu eleştiri kadar da olumsuz eleştiri olması gerekmez miydi? Sanırım bu kitapla ilgili her olumlu yorumu kötüleyen bir güruh var.
O zaman, ben de bu kitabı beğendiğimi, herkese tavsiye ettiğimi belirtiyorum ve güruhu göreve çağırıyorum :)

Yüzyıllar öncesinde bile özgür düşüncenin baskı altında olduğunu gösteren bu kitabı herkese tavsiye ederim. Kitap 4 bölümden oluşuyor:
1) Euthyphron: Sokrates mahkemeye çıkmadan hemen önce dini ve dindarlığı iyi bildiğini iddia eden kibirli bir Atinalıyla diyaloğa giriyor. “Hiçbir şey bilmeyen” Sokrates, bu “bilge” şahsın tanımlarını teker teker çürütüyor.
2) Apologia: Kitaba ismini veren ve Sokrates'in savunmasının anlatıldığı bölüm. İronik eleştirileriyle toplumu rahatsız eden Sokrates’in haddini bilmesi ve af dilemesi isteniyor. Sokrates, boyun eğmek şöyle dursun, eleştiri dozunu iyice arttırınca, yargıçlar –asıl istedikleri bu olmasa da– hükmü onaylamak zorunda kalıyor.
3) Kriton: İnfazdan bir gün önce Sokrates'i firara ikna etmeye çalışan öğrencisi ile toplumsal ödev konularını işleyen bir diyalog. Sokrates, yanlış da olsa mahkeme kararına ve yasalara uymak gerektiğini savunarak bu öneriyi reddediyor.
4) Phaidon: Sokrates’in zehri içmesi ve öncesinde sevdikleriyle vedasını anlatırken, bir insanın/filozofun nasıl ölmesi gerektiği ve ruh teması işleniyor.

Einstein, Freud'a -kendi tespitlerini de ekleyerek- savaşın nedenlerini ve nasıl önlenebileceğini soruyor. Freud ise ilkel toplumlardan başlayarak savaşın kısa bir tarihçesini aktarıyor ve insan doğasının bu tarafını inceleyerek savaşın kötü ama -en azından yakın gelecekte- önlenemeyecek bir şey olduğunu anlatıyor. Son olarak da İlker Maga, herkesin barış istediğini fakat barıştan ne anladığımızı, bunun için verilebilecek mücadelenin nasıl olması gerektiğini sorguluyor.

Tüm kitabı okumak 45 dakika sürüyor. Kitabı okumayacak arkadaşlar ilgili mektupları internetten bulup okusunlar. Onların savaş hakkındaki yaklaşımlarını öğrenmek için 45 dakikamızı ayırmak israf olmayacaktır.

Felsefi konuları işlemesine rağmen son derece anlaşılır bir dille yazılmış. Farklı dönemlerdeki (Antik Yunan, Hristiyanlık, Aydınlanma, Nietzsche sonrası) felsefi yaklaşımları anlamamı sağladı. Sığ bir özetten çok fazlası. Ruhsal yetişkinliğe geçiş için önemli bir adım. Felsefeye ilgi duyan ve yeni başlayan herkese bu kitabı tavsiye ederim.