E-Dergi

Füreya, haytını okurken hızına yetişemediğiniz, sadece kendi hayatıyla değil, dünyanın değişimlerini de bir hayatta toplamış, her alanda insana fikir veren bir kişi. Açıkçası Füreya Koral'ı bu kitapla tanıdım. Ayşe Kulin'in harika üslubuyla birleşen mükemmel bir yaşam. Tüylerim ürpererek okudum. Kitapta Füreya'nın kendisinden başka şu anda ülkemizin önde gelen isimlerinin de geçmişlerine bir aralık da olsa bakma fırsatım olduğu için çok mutluyum. Herkesin bildiği ama aslında başarılamsı hiç de o kadar kolay olamyan bir şeyi daha hatırlattı bana Füreya; istediğin işle meşgul olursan hayat sana mükafatını kendiliğinden verir, mutluluk seni bulur. Hayatta sadece başarılı olmak, zengin olmak gibi isteklerden öte birşeyi sadece istediğimiz için yapmanın önemini ve hazzını gösteriyor Füreya, çektiği onca acıya rağmen...

Bazen başkalarının hayatları çekici gelir insana. Aslında kendisininkinin aynısı olsa da değişikmiş gibi okunur.
Belki Amin Maalouf'a körü körüne bağlı biri olduğum için bu kitabını da diğerleri gibi çok beğendim. Aslında kitapta sadece yazarın ailesinin yaşadıklarını değil, o zamanda Osmanlı Devleti'nin ne durumda olduğunu ve halkın devletle olan ilişkilerini ve düşüncelerini de görmek mümkün. Hatta kişisel derslerin de çıkarılabilineceğini düşünüyorum. Bir de her zaman ilgimi çeken şey yazarın anlattığı, belki gerçekten yaşadığı bilmiyorum, yerlerdir ki Amin Maalouf bu kitabında da beni bu konuda tatmin etti. Şimdi kitaptaki hikayeyi anlatmak istemiyorum, kimsenin merakla okuma zevkine engel olmak istemem. Diyeceğim şu ki; Amin Maalouf sevenlere özellikle tavsiye ediyorum; sevmeyenlere de artık bir ucundan başlasınlar diyorum.

Sürekli bahsedilir Maeve Binchy'den, bir kitabını okuyan mutlaka diğerlerini de okur. İlk okuduğum kitabı oldu Aşk Bir Kere. Adı zaten çok dikkat çekiciydi benim için. Evet başlıyoruz dedim kendi kendime. Yazılarda çok sevdiğim birşeydir olaylar ve kişiler arasındaki bağlantıları görebilmek. Ama öyle göstere göstere değil, ehr seferinde yeni bir şey katarak, şaşırarak. İşte tam da bunu sağlamış Maeve Binchy. Aynı dönemi farklı kişilerin ağzından farklı gözlerden göstermiş okurlarına. Bir hikayede nefret ederken karakterden diğerinde olayın iç yüzünü görüp ona çok farklı açıdan yaklaşabiliyorsunuz. Adının hakkını vermiş herkesin hayatındaki tek aşkından bahsederken de kimseyi incitmiyor ve o kadar güçlü insan görüyrsunuz ki karşınızda aslında farklı hayatlar hakkettiklerini düşünüyorsunuz ama onlar hallerinden oldukça memnunlar. Zaten ellerindeki sınırlı dünyada yerlerini bulmuş , kendilerini mutlu edecek şeylerin farkında ve sahibi olmuşlar bile...

Puslu Kıtalar Atlası'nı okulda bir dersimiz için okumuştuk. İyi ki de hocalarımız bu kitabı seçmişler, bir kitaptan öte birşeydi okuduğum. bu kadar ustaca kurgulanmış bir senaryo sürekli insanı şaşırtan kurgu sırası kitabı elden bırakılmaz bir hale sokuyor. Hiç aklınıza gelmeyecek olaylar, kişiler hiç beklemedğiniz zmanlarda karşınıza çıkıveriyorlar, bambaşka bir halde. Felsefenin anlaşılmazlığı önyargısında olanları tarhin içinde gezdirerek bu yargıyı çürütmüş İhsan Oktay Anar. İnsan bir an gerçekten var olan kim ya da varlık diye bir şey söz konusu mu diye düşünmeden edemiyor. Yoksa bizler de mi birer düşüz? Peki düşler ve biz var mıyız aslında?

bir çıpıda okuduğum ve etkilendiğim bu kitapta gerçek dünyayı okuduğumu düşünüyorum.pislik heryerde ve açık ama güzellikler de var yaşamda ve bunlar umudumuzla karşımıza çıkıyor her zaman.yaşadığımız ne olursa olsun mutluluk hep bizim elimizde, umutla...