Toplam yorum: 3.079.423
Bu ayki yorum: 6.301

E-Dergi

ferit esmer Tarafından Yapılan Yorumlar

04.06.2011

Sufi psikolojisi üzerine çeşitli yazıları bir araya getiren bu kitap, okurlara geniş kapsamlı ve zihin açıcı bir okuma vaat ediyor. “Sufi Psikolojisi”, Yunus Emre, Hacı Bektâş-i Velî, Mevlânâ gibi büyüklerin yeniden keşfedilmesi ve bu kültürel değerlerin kültürel değerlerimiz arasında yeniden yer alması adına bu hazineleri gün yüzüne çıkarmayı hedefleyen klavuz niteliğinde bir eser.

Devamı için: http://www.kitaphaber.com.tr/sufi-psikolojisi-kemal-sayar-k102.html
04.06.2011

Esasen ciltlere sığmayacak hatta ne kadar anlatılsa da bitirilemeyecek olan " sevgi "nin temel olarak özü işlenilmeye çalışılan bu eser ile bir " sevgi medeniyeti " nin niteliklerini öğreniyoruz.
Kalplerimizin o yüce sevgiye lâyık olabilmesi ümidiyle.

Devamı için: http://www.kitaphaber.com.tr/sevgi-medeniyeti-allahda-kul-kulda-allah-sevgisi-rasit-kucuk-k106.html
04.06.2011

Cemil Meriç gibi edebi ve fikri dehaların çıkması mabede girmeye layık olanların artması bakımından dikkate şayan bir fikir adamıdır. Aslında üstadın anlatmak istedikleri okuyucuya biraz ağır gelmekle birlikte daha sonra anlarım diye bir düşünce yerleşir. Sonra anlamak ve sonra hüküm. Yazarın söylediklerini okuyucu ilk önce kavrayamaz. Çünkü yazar söylemek istediklerini birden söylemez. Cemil Meriç'in yazılarını okurken yazarın belirttiği şekilde siz onun söylemek istediklerini, sizlerin arkasında şekillenmekte olan siluetin heyule gibimi olacağını ya a masal ülkesinin büyüleyici güzelliklerinin mi ortaya çıkacağını okudukça anlarsınız.

Yazar, entelektüel hayatı üzerinde etki yapan kitaplardan söz etmiş. Bizlere geleceğe silinmez izler bırakabilen bir kalemin ortaya çıkışını anlatmaya çalışıyor. O dönemin problemlerine kimsenin kafa yormadığından yakınmaktadır. Sağı inzivaya çekilmiş mazlum, solu da manasını anlamadığı bir reçeteyi kekelerken buluyor... Yazar bu ülkede düşüncenin değil ideolojinin ön planda olmasından duyduğu yakınmaları sık sık dile getiriyor. Bu memleketin ideoloji düşüncesini, her düşünceye ve her düşünene saldırmakta olduğunu söyler. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmektedir.


Devamı için: http://www.kitaphaber.com.tr/bu-ulke-cemil-meric-k112.html
04.06.2011

Dizelerinde savaşın sert sesini duyabileceğiniz gibi beklemelerin verdiği dayanılmaz sıkıntıyı da hissedebiliyorsunuz. Kıyamet, Savaş, Ortadoğu, Afrika, Kaos, Bekleme, Adaletsizlik. Ünsal Ünlü’nün şiiri zalim zamanlara, zalim adamlara bir dur deyişin sesi oluyor. Adil olana sığınıp şiiriyle ses veriyor. Kime karşı bu iltica! Sofralarımızdan kalkıp dünyayı başımıza yıkan adamlara, onların düzenine karşı bir yüksek sestir. Sözün kutsallığına inanarak kuşanıyor silahlarını.

Devamı için: http://www.kitaphaber.com.tr/savaslar-kararinda-unsal-unlu-k49.html
04.06.2011

Son yıllarda en çok okunan şairlerden biri olan Yılmaz Odabaşı “Sakla Yamalarını Kalbim” 1982'den 2005 yılına dek yazdığı ve on bir şiir kitabına dağılmış şiirlerden yaptığı özel bir seçkiden oluşuyor. Bu eser 2005'te İrlanda’da Munster Literature Centre tarafından İngilizce olarak da yayımlandı.

Toplam da 144 sayfa, 56 tane şiir ve ek- söyleşiden oluşuyor. Günümüz birçok sanatçı ” Sakla Yaralarını Kalbim” adlı eserinden şiir ve şarkı olarak besteler yapmışlardır. Bunlardan bazılarına bakacak olursak; Ferhat TUNÇ: Sen ateş ol ben yanayım ve İlkay AKKAYA: Aşk dinmemiştir adlı eserlerini yine bu şiir kitabından faydalanmışlardır. Sakla Yaralarımı Kalbim diyor yazar. Her gelen sende bir yara açmaya gelmiştir. Gelen bir başkasından gelmiştir. Bazen gideceğini bilirsin ama yinede yüreğin, belki gitmez diye kendini avutur. Ama sonuç her zaman hüzündür. Bir terk ediliştir.

İmgesel bir yoğunluk var şiirlerinde. Açık ve sade bir biçimde yazıyor. Aşık olmayı ve aşkla yaşamayı seçiyor kendisine ve yer yer şiirlerinde memleket havası da göze çarpıyor. Kitabın son bölümünde şiiri diğer alanlar ile birlikte bir ek- söyleşi gerçekleştirmiştir.

Günümüzdeki yazarların gelişen çağ ile birlikte büyük bir kuşatmanın artacağını, boyutlanarak süreceğini söylemektedir. 2000'li yıllarda popüler kültürün hegomonyası, meydanında katkılarıyla ciddi boyutlarda deformasyona neden olacaktır. Şair de konumunu buna göre belirlemelidir. Ya popüler kültüre göre medyanın yörüngesine girecek yada kendini geri çekip bu estetik ve ideolojik durumdan yalıtarak vakur bir yalnızlığı, bir anlamda dışlanmışlığı yaşayacaktır. Çünkü şiiri olmayan şair, müziği olmayanlar müzisyen olacaklardır. Genel anlamda sanat ve şiir bir deformasyondan payını alacaktır. Diyor.


Yaslı bir kışa rehin düşse de günler,
Bir gün rüzgar esecektir suların serinliğinden;
Bir gün kırlangıçlar geçecektir göğün genişliğinden.

Umut, yaşamaya ve büyümeye eşlik eden, onunla birlikte bulunan ruhsal bir öğedir. Şair yaşama hep umutla bakar. Bu dizelerinde de olduğu gibi okuyucuların da hayata hep umutlu bakmasını tavsiye etmiştir. Güneşi almayan bir ağaç, gövdesini güneşin geldiği yöne eğerse, ağacın tıpkı bir insan gibi “umut ettiğini” söyleyemeyiz. Çünkü; insandaki umut, bir ağaç için söz konusu edilemeyecek duyguları ve farkında olmayı içerir. Ama gene de ağacın güneşin gelmesini umduğunu söylemek yanlış değildir…

Yalnızlığın Atlası:
Yerkürenin son jesti insanın dehşet yalnızlığı olacak diyor. Bunu bilmek için kutsal kitaplara gerek yok. Hiçte kutsanmayacak bir kitap bile bunu söylüyorsa, yalnızlığımız kitaplara da sığmayacaktır… Oysa En tehlikeli hastalıktır yalnızlık. En tehlikeli insanlardır yalnız olanlar. Yalnızlığın belirtisi terk edilmek midir yoksa terk etmek mi! Hiç düşünmeyin. Yoksa yumurta tavuk hikâyesine döner bu iş. Yalnız insan, ruhuna boğularak ruhsuzlaştırır kendini. Ne istediğini bilmez. Öyle alışır ki her gün şikâyet ettiği yalnızlığına, onsuz yapamaz olur. Çünkü en tehlikeli hastalıktır yalnızlık… Bir bağımlılıktır tedavisi olmayan… Yalnızlık gerçeklerle yüzleşmektir, bilmektir her şeyin boş olduğunu… Yalnız insanın hayatında hayal kurmak yoktur çünkü hayalden dönme gerçekler asalet yoksunudur ve bunu en iyi bilen yalnız insandır… Ne zaman sorsanız ya memnudur böyle yaşamaktan ya da bıkmıştır yalnızlıktan. Yalnızlık ölüme kardeşlik etmektir…

“Dal değil, köktür yalnızlık; kurumuş olmalıdır ve bir daha yeşermez…”bizler doğarken de yalnız doğarız bize eşlik edenimiz yoktur ve ölürken bile yine yalnız göç edip gideceğiz. Yalnız terk edeceğiz bu diyarı. Hiçbir
inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aşk, hiçbir kitap bu yalnızlığın kurallarını bozamıyor. Aslında bu da bir yalnızlık değil midir !

İnsandır, insan aslolan: insana göre!
Bir bedeni o kıyısızlığa bırakma saati geldiğinde
gitmek bir yalnızlıktır.

Bütün gitmeler yalnızlıktır
Kalmaya göre…


http://www.kitaphaber.com.tr/sakla-yamalarini-kalbim-yilmaz-odabasi-k18.html