Toplam yorum: 3.083.119
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

nefarkederki Tarafından Yapılan Yorumlar

28.08.2003

“Yenişehir’de Bir Öğle Vakti”, bütün roman tarihimiz içerisinde, en kısa zaman dilimini anlatan öyküsüyle, önemli bir yeniliği barındırır. Bir öğle vakti Ankara’da, bir kavak ağacının devrilmesine paralel olarak, toplumdan çeşitli insan tiplerini anlatırken, dönemin davranış ve düşünce yapısını da sergileyiverir. Yazarın, daha önceki öykü ve romanlarında gördüğümüz simge kullanımı, bu romanında –son kez olmak üzere- tekrarlanır. Kısa bir tanıtım yazısında, yıkılan kavak ağacının düzeni, altında kalan kapıcı Mevlüt’ün, düzene bağlı kesimleri temsil ettiğini söylemek, doğru olsa bile, S.Soysal’ın öyküsünü çok basitleştirmek olacak
28.08.2003

Şiirleri tekrar tekrar basılan yazarın romanlarının yeni baskılarına pek rastlanmıyor. Açıkça söylemek gerekirse, ilk romanı “Kan Konuşmaz”, pek başarılı bir metin değil, ancak “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”, üzerinde durulmayı hakediyor. N.Hikmet’in yaşamının bu son eseri, Fransa ve SSCB’de, belki içeriği ile daha uyumlu olduğundan, “Romantikler” adıyla yayınlanmıştı. Anlatılan, 1920’lerden 1950’lere dek geçen sürede, bir dolu baskıya, acıya, sefalete rağmen inandıkları düşünceler adına boyun eğmeden savaşan genç insanların öyküsüdür.
28.08.2003

Kitabın temel sorunsalı, dinin toplumun gelişmesinde (aydınlanmasında) bir engel oluşu üzerine kurulu. Belki Marx"ın "din toplumların afyonudur" deyişinin etkisiyle, Reşat Nuri de kahramanının düşünce değişimini; "tarih kitaplarını okudukça anlıyordu ki, geçmiş zamanların da şimdikinden farkı yoktur. En eski tarihlerden beri din, zulme ve esada alet olmuştur" cümlesiyle özetler. Romanın en indirgemeci yanı, işte bu özette çıkıyor karşımıza. Bütün mesela dine indirgenince, doğal olarak kötü yobazlar ve iyi aydınlardan oluşan kurgusal karakterler kaplıyor metni.

09.08.2003

Bütün roman boyunca eski ve yeni arasındaki bir çatışmaya şahit oluyoruz. Burada yazarın biraz şematikleştiği, eski aristokratları ve köylüleri bir dayanışma, sevgi ilişkileri içinde tasvir ederken, burjuva sınıfına karşı öfkesini gizlemediği görülüyor. Ancak, anlatının Türk romanında yapılan en edebi toplumsal eleştirilerden biri olması, yazarın dilindeki titizliği, Osmanlıca'nın şiirselliğini çok iyi kullanışı gibi estetik ölçütler, tiplemelerdeki indirgemeciliği kurtarıyor
09.08.2003

Bu romana dair söylenecek daha pek çok şey bulunabilir. Çünkü apaçık göstermelerdense, okuyucuyu işbirliğine, anlamları anlamlandırmaya çağıran, zamanı ve dili tartışan, hem çok katmanlı, hem çok temalı bir metin var karşımızda. Bir Internet yazısı formatı sınırlarını daha fazla zorlamamak için, mutlaka okuyun derim