bu eserde gerçek allah dostları ile şeytan dostlarını okuyacaksınız sahasında hemen hemen benzersiz bir eser olduğunu düşünüyorum gerçek zühd tasaavvuf dostları ile sahte şeytan dostları arasındaki farkı!
bu eseri tevsiye ettiktten sonra ''anti müşrik'' rumuzlu kardeşime bir cevab mektubum olacak aynı esere yorum yazamadığım için buraya aldım ama bu eserde aynı konuyu anlatıyor sanırım bundan dolayı sayın editörüm bize kızmaz ben biliyorum beni çok anlayışla karşılıyorlar o yüzden kendilerine tşkr ediyorum.
sayın ''antimüşrik'' adlı kardeşim inanın bende eskiden sizin gibiydim gelişi-güzel birşekilde islama karşı olan yada onda olmayan şeyleri tekfir ediyordum. bunu şuan tüm kalb ve samimiyetimle dile getiriyorum ki söylenen bazı şeyler ne kadar doğru olsa bile usul rabbani olmayınca dinin ve imanın rabbani olması bir şey ifade etmiyormuş. insanlara sistemetik ve en güzel bir biçimde islamı anlatamadan yani kısaca en güzel bir biçimde insanları cennette davet etmeden , onları gelişi-güzel bir şekilde öldürerek yada tekfir ederek cehenneme terk etmek anladım ki rabbani bir hareket değilmiş..
üstelik karşınızdaki bir insana sert bir şekilde bak bu renk siyah buna siyah diyeceksin demek ters tepki veriyor şahıs siyah diyeceği varsa bile size beyaz demekten kendini alamıyor. unutmayın ki insanlar sadece dışardan göründüğü gibi iki gözü olan iki eli ve ayakları olan canlılar değil onların her birisinin içerisi engin denizler kadar geniş ve karmaşık bir yapıya sahibler. bunları neden söylüyorsunuz ne gibi bir bağlantısı var diyebilirsiniz ama gerçekten bunlar bir şeyin doğru olduğu kadar onun nasıl söyleneceğininde doğru olması kadar önemli şeyler..
karşımızdaki tasavvufçu diyerek islamdışı olarak algıladığımız insanlar herşeyden önce bunlar insan, bu insanlara ey kafirler diyeceğimize ey insanlar demek diyebilmek onlara rahmet ve marhametle yaklaşmak ve neden rahman isminin rahim isminden önce zikredildiği anlamak tüm bunları idrak edip anlıyabilmek inanın çok önemli..
yine kurani kerimde allah teala musayı firavuna gönderirken ''ey musa firavuna git ona yumuşak söz söyle belki kalbi yumuşarda düşünüp öğüt alır'' ayeti gerçekten davetçilerin kendilerine davetçi diyenlerin takınması gerekilen tavırlar çün ki firavun aldatılmış bir insan veya masum bir insan değil, o bilakis ilahlık iddia eden çocukları katleden bir canlı artık siz buna insan diyemezsiniz. ama musa takınması gereken tavır ne kadar rabbani bir tavır ona etkiliyeci ''güzel ve yumuşak söz söyle'' sizce aceba bu insan denilmeye bile laik olmayan bir firavun bu sözü hakediyor mu? etmiyor dimi ama dinimiz bize bunu emrediyor..
sakın yanlış anlamayın beni siz bunları yapmıyorsunuz gibi bir anlam çıkarmayın bunları hiç birimiz yapmıyoruz başda ''ben''.. en başta ben varım bu listede..
tasaavvuf meselesine gelince; bu konu hakkında inanın çok kafa patlattım ve en doğru karara varmaya çalıştım ben ne tasavvufu tamamen rededenlere yanındayım nede grek kültürüyle yoğurulmuş taasupçu bir tasavvuf anlayışına sahib kimselerin yanındayım..
ben araştırdım gördüm ve gördüm ki;
bugün ki tasavvfun içerisinde islama zarar veren isimler varsa ibn arabi gibi..
yine bu tasavvufun içerisinde cüneyd bağdadi hazretleri gibi isimlerde var..
kendisi diyor ki;
bizim tasaavvufumuz kuran ve sünnetle sınırlanmıştır..
yine zat;
zahiri ilimleri bilmeyen kimseler hakikat ilmine asla vakıf olamaz..
yanılmıyorsam kuşeyri risalesi bu rabbani alimlerin bu sözleri ile dolu..
yine imam gazali de aynı şeyleri diyor..
biz bu bozulmuş tasavvufdan bunları temizleyemiyorsak bile en azından bu alimlerle onlara tasavvufu anlatalım onlarda bizlere hak vereceğini umuyorum..
esselamun aleykum ve rahmetullah