E-Dergi

İskender Pala'nın okuduğum ilk kitabı. Başlarda çok güzeldi, çok duyguluydu. Resmen yavaş yavaş okuyordum hissederek, yaşayarak; sonra Bizans bölümleri gelince biraz sıkıldım ne diyo bunlar noluyo falan oldum. Sonra anlayınca tekrar güzelleşti. Kallinikos ile Genna'nın hikayesi de beni çok etkiledi, özellikle Genna. Güzel ama çok yüksek beklentilerle okumayın :)

Kongo'nun kültürü, yaşam tarzı hakkında fikir veriyor. Zihniyet açısından değerlendirdiğimde, bizim ülkemize çok yakın, çok tanıdık geldi :) Aynı bizim insanlarımız, aynı bizdeki batıl inançlar gibi falan dedim :) Bana biraz da yazar kendi hayatını anlatmış gibi geldi, öyle hissediliyor. Özetle çok ahım şahım değildi bana göre. Anlatım basit. İlk iki yüz sayfasında kültürü, Kongo'daki yaşamı anlıyorsunuz daha çok. Olay örgüsü pek yok. Son yüz sayfa biraz daha hareketli. Okunur ama yüksek beklentilerle değil.

Genel olarak içine çeken, merak uyandıran; yer yer de anlatımının ağır olması nedeniyle şu bölüm de bir geçse artık dediğim bir kitaptı. çok güzel bölümler de vardı, kim hangi cümleyi kuruyor, bu hayal mi gerçek mi dediğim yerler de vardı, farklı düşünceler, farklı bakış açıları, altını çizdiğim, evet ya dediğim çok satır vardı. Selim Işık'ın kadınlarla ilgili bakış açısını pek beğenmedim ama doğruydu walla ne diyeyim :) Özetle genel olarak güzeldi ama zordu. Kitabı okuyacakların iyi bir okuyucu olması gerekiyor. gündüzsefası, sabah uykum okuyucuları için değil mesela:)

13 yıl önce okumuştum bu kitabı lisedeyken, öğretmenimin tavsiyesiyle. İz bırakmıştı bende. Çok sevmiştim. Şimdi yeniden alıp okudum. Koca adamın konuşmaları insanın içini ısıtıyor, çocuk gibi masum. Yüzünüzden tebessüm eksik olmuyor okurken. Masum insanlar, masum hayaller... Sonunda insan üzülüyor ama koca adam mutluydu diye de düşünüyor.

8. sınıftayken okumuştum, olayları hatırlamamama rağmen bende iz bırakmış, kendini unutturmamış kitaplardan biridir. o zamanlar çok beğenmiştim. Şimdi de kız öğrencilerime tavsiye ediyorum. Beğenerek okuyorlar.