E-Dergi

'Midyat'ta Etnik Gruplar', İhsan Çetin'in bu bölgenin kültürel ve sosyolojik yapısına dair araştırmalarından oluşuyor. Kürtler, Mhalmiler (Araplar), Süryaniler, Yezidiler ve Becırmaniler (Seyyidler) kitapta incelenen başlıca etnik ve kültürel grup. Kitap esas olarak, Çetin'in, uygulamalı saha araştırmalarına dayanan, 'Kent Kültürü Zenginliğinde Etnik Farklılıklar: Midyat Örneği' isimli yüksek lisans tezinin yeniden gözden geçirilmesinden oluşuyor. Çalışmada, çok kültürlü bir yapıya sahip olan Midyat'ta bulunan etnik gruplar arasındaki sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkiler, kentleşme süreci çerçevesinden inceleniyor. Kitap, Türkiye'deki etnisite araştırmalarına iyi bir örnek.

'Phaedra', Roma uygarlığının söylev ustası Seneca'nın 'Medea'dan sonraki şaheseri. Seneca'nın önemi, kuşkusuz, Antik Yunan tiyatrosunun öncü temalarına kendi damgasını vurarak, bunları kendinden sonra gelen Shakespeare'e kadar ulaştırmasıdır. Yazarın en önemli oyunlarından 'Phaedra', tutku ve ümitsizlik arasında sıkışan bir ruhu hikâye ediyor. Vahşi doğa ile insan doğasının karşıt tutkuları bu oyunda kıyasıya savaşır, aşk ve nefret birbirinin içine geçmiş halde verilir. Fakat tüm bunların ötesinde, Seneca'nın insana yaklaşımı her zaman olduğu gibi iyimserdir. Çünkü oyunun temel aldığı aşk, her türlü toplumsal ilke ve yasaya karşı çıkarak, insani yaratının en mükemmel hali olacaktır.

'Baykuş' erkeğin gözünden aşkı hikâye ediyor. "Aşk, sır öğrenmedir. Dilber dediğin kadın hâlâ senin için çok gizemlidir, güzel ve olağanüstü kadın denildiğinde aklına o gelir." Erdemli'nin romanında, ilahi aşk ile insani aşk birbirini bütünler. Romanın kahramanı Hüseyin, rüyasında Azrail'i gördüğünü ve kırk gün içinde öldüğünü sanır. Bundan sonra, gözünde her şeyin değerini yitirdiği Hüseyin, filozof lakaplı arkadaşıyla dertleşerek, hayatının muhasebesini yapar. Tam da bu aşamada, yıllardır sakladığı, Dilber isimli kadına duyduğu platonik aşkı da itiraf eder. Erdemli, bu dertleşme üzerinden, temelde ölüm ve aşk konusunu ele alıyor. Roman aşk konusundaki yoğun anlatımıyla ilgi çekiyor...

Diplomat ve gazeteci Mehmet Öğütçü, '2023 Türkiye Yol Haritası'nda, bir zamanlar Türkiye'den çok geride yer alan ülkelerin, günümüzde neden Türkiye'yi aşmış olduğuna kafa yoruyor. Öğütçü bu konuya kafa yorarken de, İspanya, Güney Kore, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler üzerinden, her ülkenin gelişme çizgisinin modern dünyaya ne şekilde eklemlendiğini araştırıyor. Dolayısıyla Öğütçü'nün bu ülkelere dair gözlem ve analizlerinden oluşan kitap, Türkiye için bir gelecek perspektifi çizmeyi, başlıktaki isminde belirtildiği gibi, bir yol haritası çıkarmayı amaçlıyor. Kitap, ne fazla karamsar ne de fazla iyimser olmamasıyla, gelecekte Türkiye'nin üzerine düşenleri öğrenmek isteyenlere hitap ediyor...

İsmet Kür'ün 'Onuncu Sigara'sı, baş kahramanı Yosun'un, 12 Eylül'le kesişen hikâyesini anlatıyor. Anne ve babasının mutsuzluğuna tanık olan Yosun, bu arada kişisel anlamda yaşadığı boşlukları ve acıları da keşfetmeye başlar. Geçmişine yaptığı yolculukta, babasının bir dönem çok sevdiği Zerrişte'yi keşfeder. Fakat bu yolculuk, aynı zamanda, babası ve Zerrişte'nin ve nihayetinde kendisinin de, 12 Eylül nedeniyle yaşadıkları acıların keşfedilmesi anlamına gelecektir. İsmet Kür'ün romanı böylece, Yosun'un kişisel arayışını anlatırken, bir dönemin acılarına da tanıklık ediyor. Roman, anne, kız ve sevgili olarak okurun karşısına çıkan kadın karakterlerin yetkin anlatımıyla öne çıkıyor.