E-Dergi

Mustafa Kutlu , iki kuşaktır hikaye yazan ve iki kuşak tarafından da anlaşılarak okunan nadir hikayecilerden. Belki de tek.
hikayelerinde ki doğallığı, yaşayışında da sürdürdüğü muhtemel.
nasıl yaşarsanız, öyle yazarsınız değil mi? Çok doğal!
Başka sanatlarla da içiçe olduğu için insanın sanatla, sanatın da insanla inşaa edildiğini, kavileştiğini sezdirmesi zor olmuyor.
Öyle ki sadece içinde Kutlu'nun adı geçiyor diye bir sürü kitap alıp, bir sürü yazıyı tereddütsüz okuyacaksınız.

Tanpınar okumak kolay değil!
ancak iyi bir okuyucu severek ve anlayarak okuyabilir.
Tanpınar'ın hikayeleri ,insana kendini tek bir aleme hapsetmeyip, deliliğe vurdurmadan alemlerin ve alemler içinde ruhunun tezahür etmesine izin veren bir kaçık veya abdal olabilme becerisini kazandırıyor.

ne garip değil mi?
önce bir çevreye kendimizi kanıtlamak, onlarla aynı havayı solumak için değerlerimizden vazgeçiyoruz. Ama içimizdeki o ezik ses içimizden hiç çıkmıyor.
sonra bir çelme yiyoruz topuktan. Can havliyle yığıldığımız yerden kalkmaya çalışırken, elimizi koca bir boşluğa uzatıyoruz.
bizim olan yenilgi... "kalk" diyor.Doğrul!
kazanacağımızı zannederken birçok şeyi, bir çırpıda kaybediyoruz avucumuzdakileri.
ancak kaybedince anlıyoruz aslında hiç birşey kazanmadığımızı.bizim hasletimiz bu.
kendi yararları için kararlarında seni kullananlar ve senin yararına olacağını düşündükleri şeyler için kararlar verenler. iki şıkta da senin ehemniyetin, iraden yok.
artık kendi iradeni aramaya çıkma zamanı geldi! Külli İradenin ışığıyla yön bularak...

bu kitabı okurken erkek ve kadıncıkların oynadığı kimi sahnelerde içinize doğru büzüşüp kalacak, kimileyin iğrenti nöbetleri geçireceksiniz.
her insancığın okumasının tavsiye edileceği bir kitap değil!!!
Hatta üzerinde, "hiç düşünmeden yaşayan ve fazla düşünerek yaşayanlar için tehlikelidir" ibaresi olmalı. evli "çiftler" okumamalı!!!
bazıları için bir et yığınına dönüşüp, haz uyandıran kitap, bazılarını karamsarlığın titrek sesiyle boğabilir.
Bekir Yıldızın okuduğum ikinci kitabı olduğu için herşeyi insanın yüzüne tokat gibi çarpan anlatımına alışkınım.
Doğunun caylak topraklarında yaşanan Kara Vagondaki dehşetengiz hikayelerini, Evlilik Şirketinde bütün insanlığın üstüne simsiyah bir bulut gibi çökerten rahmetli yazara "el insaf" demek gerek sanırım, ruhuna da "fatiha"...

ahmet altan kadınların aklını başından alan veya aklını başına getiren bir yazar. Ahmet altanın kadın okurlarının erkeklere oranla daha fazla olmasının yegane sebebi aşkı ve cinselliği kitaplarında birleştirmesi. gerçek yaşamda kadın iki unsuru bir arada, hatta tekini bile bulamazken daha önce hiç kitap okumayanlar bile ister istemez bu kitapları pazar sepetlerine ekliyorlar. erkekler mi? onlar sadece cinsellik içeren kitapları tercih eder( kitap okuma kültürü olmayanlardan bahsediyorum)
hasılı kelam sudaki iz kitabına yapılan en büyük iyilik kitabın müstehcen diye yasaklanması olmuştur. ki, müstehcen diye çıkarılan yerler kitabın hayatlarını bussınes class alanında sürdürüyorlar.
bu özelliğiyle kitap hala kendini satabiliyor. darısı diğer kitapların başına:))