Toplam yorum: 3.080.123
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

AGÜ Tarafından Yapılan Yorumlar

06.04.2006

sakın övgülerimi sırf hemşerim olduğu için yazıyorum sanmayın.Samsun'lu olmasının yanında
sema kaygusuz eski ve yeni edebiyat dünyasında hikayeciliğin sınırlarını zorluyor. birbirinden farklı ve birbirinden güzel birçok biçim kullanmış kitabında.ödülü haketmiş doğrusu.
"özgür kalem " denilen budur işte. abuk sabuk kelimelerle, başkalrının bitaraflarına batan, başıboş hikayeler değil.
tacettinden kadın seslerine,yülerzikten elifin e'sine , sokak ağzıyla edebiyatın aynı eve hiç bu kadar yakışmadığı çok sesli bir üremenin sonucu Sandık Lekesi.
Kendime fazlasıyla yakın bulduğum bir kalem Sema KAygusuza iyi dileklerimle

31.03.2006

nizar kabbani,bana şiir yazarsam işte böyle yazmalıyım dedirten bir şair.
şiirlerinde çok basit bir kelime,hatta çoğu şairin yazmaktan çekindiği küçücük kelimeler öyle bir manaya bürünüyor ki,şiirleri okuyan ruhun salınımları öz devinim kazanıyor.
ve aşkın en çıplak halini incecik beyaz bir tülün ardından çıplak gözlerle görebilecek mertebeye ulaşıyorsunuz.
31.03.2006

kimi hikayelerin konusu güzeldir,içeriği zayıftır,hikayenin sonunda çarpıcı bir son varsa zevk alırsınız,yoksa ııh.
kimi hikayelerin içeriği güçlüdür şiir tadı verir ama ne anlattığını hikaye bittiğinde de anlayamaz,sayfaları geri dönüp olmayan bir ipucu ararsınız ama karanlıkta kaybedilen anahtarı bulmak kolay değildir.hele kaybedilen anahtar değilse.
bu kitabın her cümlesinde edebiyatın sunduğu sonsuz hazlarla ve hayal unsuru olsa da, kitabı okurken genleşen ruh halinizde size hiçte abartılı gelmeyecek kader örgüleriyle karşılaşacaksınız.
tek başına da bir bütünü ihtiva eden bir çok hikayenin birleşerek kurduğu ve yokolmak için bu hikayelerin bitimini bekleyen arızi bir kent Sur Kenti.

Sur Kenti Hikayelerinin hangi kitapları hatırlattığına gelince,
kendinden öncekileri bütünüyle unutturan,kendisinden sonra geleceklere de kapıları kapattıran bir alımı var.
Yazara gelince, Makbule'nin anlattıklarına katılıyorum:))
Ali Ayçil'e
sevgi ve saygıyla
30.03.2006

ne yalan söyleyeyim, kendisi de yazar olan birinin tavsiyesi üzerine aldığım bu kitabın atlaya atlaya ancak 100 sayfasını okuyabildim.o da tavsiye edenin bir bildiği vardır diye. ben henüz 22 yaşındayım ama kitapta yazılan bir çok şeyi yaşadım.belki o yüzden birinin en ince ayrıntısına kadar yakan topu veya çocukların maç yaptığı arsaları uzun uzun anlatması hiç ilgimi çekmedi.belki biraz edebiyat dili kullanıp kısa olaylarla anlatsaydı daha estetik olurdu.
sadece marmara bölgesinin 70 li yılı anlattığı. yazarın çok eskiden böyleydi dediği şeyeleri doğu hatta iç anadolu bölgeleri halen yaşıyor.dolayısıyla kimin 70 li yılları diye sormadan edemiyor inssan. misal,arkasında soba borusu görünen bir resmin yanına, "resimde gördüğümüz üzere 70 li yıllarda soba vardı kalorifer yoktu denilmiş. 70 li yıllarda değiliz ama hala türkiyenin %70 inde kalorifer yok.
bir anlatı da olsa bir kitap bu kadar yavan yazılamamalı.bir örgü içerisinde çok daha iyi bir tat verebilirdi.
"en bu maili önce interneti açıp,kitap yurduna girip,yorum kısmından kitabı bulup,bilgisayarımın klavyesindeki tuşalara basarak 2006 yılında sabah saatlerinde yazdım."
(bu arada dışarda yağmurun yağdığını bir gün önce güneşin aya tutulduğunu ve aynı gün mahallemizde 3 yaşında bir çocuğun servis aracının dikkatsizliği yüzünden ezilerek öldüğünü yazsaydım daha etkili olmaz mıydı?)