E-Dergi

BOP yani büyük ortadoğu projesi dünya devlerinin küçük ama küçük olduğu kadar değerli bircoğrafyası üzerinde oynan oyunların bir bileşenidir. ortadoğu diye adlandırılıan ve türkiyeninde dolaylı olarak dahil olduğu bu bölge, geçmişte de hep aynı değerdeydi. Ben ortadoğu için altın benzetmmesi yapıyorum. çünkü altın küçük ama değerli bir maddedir ve ne kadar toprakn altında kalsa da değerinden hiç bir şey kaybetmez. işte ortadoğu da tarihin tozları altında kalmış geçmişiyle her zaman değerini korumuştrur. medeniyetlerin beşiği olan bu coğrafya bugün kirli bir savaşın üçgenine alınmıştır. amerika, avrupa, ve asya ülkeleri bu pastadan en büyük payı alabilmek için birbirileriyle mücadele ediyor ve dolayısıyla filler tepinirken ortada çimenler eziliyor. türkiye bu gelişmleri yakından takip etmeli ki avcı konumundan av olmaya düşmesin ve bizde vatandaş olarak yaşadığımız ülkenin burnunun dibinde ve hatta bütünüyle bizi de kapsayan bu oyunun piyonu olmamak için uyanık olmak zorundayız. kitap bu konuda bilgilendirici bir yapıya sahip atvsiye ederim.

Feridüddin Attar'ın Mantık'ut Tayr'ını yaklaşık 2 ay önce okudum. Hakikaten Tasavvufun o engin deryasından bir damlaya dokunmak isteyenler için çok güzel bir kitap.
Tasavvuf felsefesinin özü olan vahdet-i vücud yani tanrı ve insanın birleşmesi daha doğrusu insanın kendi içindeki o saf tanrısal özü bulması feridüddin attar ın bu kitabında kuşların diliyle ve onların çıkmış olduğu o kutsal hac yolculuğuyla muhteşem bir şekilde anlatılmakta. Se murg ya da simurg (otuz kuş) yolun sonunda tanrı nın aslında kendileri olduğunu anlıyorlar. sizin kaf dağınız nerde içinizdeki tanrı hala keşfedilmeyi bekliyor

Günümüzde özellikle gençler arasında yüzeysel ve kulaktan dolma bilgilerle yapılan tartışmalar; bu yetersiz bilgi yığını! (özellikle birikim demedim çünkü birikim, belli bir okuma bilinci ve yetkinlikle oluşan bilgidir.) nedeniyle vasat kalmakta ve göreceli de olsa bir doğruya ulaşamamaktadır.
Sözünü ettiğimiz bu sorunu ortadan kaldırmanın en iyi yolu hiç kuşkusuz doğru bilgiye ulaşmak ve bilinçli bir birikim yaratmaktır. Bunun da en temel yolu sözlük okumalarından geçer.
Yaşı kaç olursa olsun, bence her insanın başucu kitapları arasında en az üç-beş sözlük bulunmalıdır. Bir kitabı okurken takılıp kaldığımız bir kavramı öğrenmeden geçerseniz; okuduğunuz kitaptan ne anladığınız tartışmalı bir hal alır. Mesela hâlâ "etik" ve "ahlak" kavramlarının aynı şeyi ifade ettiği sanılır. Eğer bu sanıda olanınız varsa lütfen bir zahmet iyi bir felsefe sözlüğü bulup her iki kavramı da ayrı ayrı tekrar okuyunuz. Ayrıca tavsiye niteliğinde bir hatırlatma yapayım: eğer elinizdeki sözlükte "etik" kavramının karşısında "ahlak" yazıyorsa; bilin ki ya o sözlük iyi bir sözlük değildir ya da yazarı yetkin ve nitelikli bir yazar değildir demektir.
İyi bir okuma; ancak okuduğunuz bir metni tüm detaylarıyla öğrenmek ve anlamakla olur işte bu açıdan sözlükler en iyi başvuru kitaplarıdır.Demekki iyi bir okuma yapmanın yolu iyi bir sözlük edinmekle başlar bunu da belirtmiş olalım.

Irgat ŞUÎ

Y.Y.Ü TARİH BÖLÜMÜ

Eğer ki bir roman ya da bir yazar bilboardlara gazetelere radyo ve tv lere çokça çıkarak satış rekorları kırıyorsa; bilin ki o kitap veya yazar aslında pek de işe yarar bir şey değildir. Hele de Türkiye'de. Bir kitabın ya da yazarın çok empoze edilmesi sistemin okuyan vatandaş üzerinde bir hegomonya yaratmak istemesindendir. Okumayan insan zaten o hegomonyanın en derin yerindedir ki, onun için bir şey yapmaya bile değmez. Kimdir bu Tuna Kiremitçi? Tipik bir Cezmi Ersöz taklidi, arabesk bir söyleme sahip, tam da popstarlık bir imaj... başka sözüm yok, söz savunmanın...

Irgat Şuî

Piyasaya yeni bir Cezmi Ersöz daha çıktı. Ama biz eskisini daha sevememişken yenisi ne işe yarayacak pek anlam veremiyorum. Lise çağındakilere bile seviyesi çok düşük kalan, ismiylede hemen arabeskvari bir söylemi içeren basit bir kitap... İnanın okumaya değmez...

Irgat ŞUî