Toplam yorum: 3.083.022
Bu ayki yorum: 2.702

E-Dergi

merdudi Tarafından Yapılan Yorumlar

15.12.2003

içinizdeki cinselliği alt üst edip roveşataya kaldırarıp ancak ıskalatıp sizi sırt üstü yere yapışacağınız bir kitap...
21.11.2003

Sanırm bu kitabı 1994 yılında ilk çıktığında okumuştum. Normalde bu kitabı ilk kez okuyanların pek çoğu şakınlık içerisinde hayrete düşmüşlerdir. Ancak ben, kitapta anlatılan olayların pek çoğunun geçtiği yer olan Güneydoğu'da doğmuş olmamdan ve yine anlatılan pek çok olayın birebir tanığı olmamdan ötürü inanın pek şaşırmadım. Çünkü söz konusu olan olaylar, yapılanmalar, eylemler vs. pek çok doğu insanın olduğu gibi benim için de sıradan ve alışılagelmiş şeylerdi. Asıl sorun bu anlatılanların ülkenin batısında yaşayanlarca pek fazla bilinmemesiydi. Bu yüzden batılı bir Türk insanı bu kitabı okuyunca şaşırmakta haklıydı.
Ancak kitapta bahsi geçen bazı olaylar, kanımca Cem ersever'in olaylar içinde belli bir tarf olmasından dolayı biraz saptırılmıştır. Ayrıca Ersever, "derin devlet" dediğimiz ve JİTEM içinde oluşturulan "kontr gerilla" yapılanması içinde sadece bir piyon olmuş ve yer yer kendisine verilen görevleri yaptıktan sonra yine bu güç tarafından ortadan kaldırılmıştır. Kitapta iddia ettiği gibi; bu gücü kuran ve yapılandıran kesinlikle Ersever değildir. O sadece bu yapılanma içinde faal olarak çalışmış bir çok Ersever den sadece biriydi.
Bu kitabın okunmasındaki pragmatist yön; geçmişte bu ülkenin belli bir coğrafyasında yaşanmış olan olaylara uzak kalmış ve tek yönlü (devlet söylemiyle yetinmiş) bilgilendirmeyle yetinmiş olan kişilerin kafasında yüzlerce soru işareti uyandırabilecek ve doğruyu aramalarını tetikleyecek bir yapıya sahiptir.
Kitapta anlatılanlar ne tamamıyla yalan ne de tamamıyla gerçektir. Bütün gerçek Ersever le birlikta toprağa gömülmüş olup bu kitaptan bize kalan şey; daha önce doğru bildiğimizi sandığımız şeylerle yanlış dediğimiz şeyleri tekrar ters yüz edip sorgulamamız ve farklı kaynaklardan yapacağımız araştırmalarla kendi gerçeğimize giden yolu bulmak olacaktır.
Soner Yalçın bu kitapla, karanlıkta yürüyenlere bir mum yaktı. Asıl aydınlığa ulaşabilmek için yolumuzu aydınlatmak amacıyla şimdilik bu ışığı kullanabiliriz. Ama unutmayalım ki vaktimiz çok az ve mum her an sönebilir veya söndürülebilir.

Irgat ŞUİ
Y.Y.Ü
Tarih bölümü
21.11.2003

DİNLER ÇATIŞMASINDA Hz.MUHAMMED ve İZLEDİĞİ STRATEJİ

Yrd.Doç.Dr. Muart Ağarı, Tarih eğitimi gördüğüm Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde değerli bir hocamız olup daha önce yayınlanmış olan kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da konuya gayet hakim bir tutum sergilemektedir.
Bunun başlıca iki nedeni var. Birincisi hiç kuşkusuz değerli hocamızın arapça ve farsça gibi doğu dilleri başta olmak üzere ingilizce gibi batı dillerini de çok iyi bilmesidir. İkincisi ise bu dillere bağlı olarak yapmış olduğu araştırmalarda özgün kaynaklara ulaşabilmesi bir yana elde edilen kaynakları çok iyi anlayabilme ve kullanabilme yetisi gelmektedir. Bu bakımdan söz konusu kitap bir başvuru kaynağı olarak büyük önem taşımaktadır.
Kitabın konusu olan Hz. Muhammed'in Hıristiyanlarla yapmış olduğu mücadelelerde izlediği strateji, hocamızın da belirttiği gibi; yaşadığımız yüzyılın en önemli sorunlarından olan, dinler arası çatışmaların köküne inmek ve bu sorunları daha iyi algılayıp çözümleyebilmemizde çok önemli bir yolgösterici rol üstlenmektedir.
Dinler arası çatışmalar, dinin tarihiyle birlikte sürekli varolagelmişl bir sorundur. Geçmişe dönüp baktığımızda; Yahudilerin peygamberi olan Musa'nın Mısır firavunlarıyla yaptığı mücadeleleri, İsa'nın Romalı Tanrı krallarla giriştiği ve çarmıha gerilmesiyle sonuçlanan mücadelesini, Muhammed'in putperestlerle yaptığı mücadeleyi ve daha sonra ise bu üç dinin birbiriyle giriştikleri kavgaları görmekteyiz. Örneğin Müslümanlar üzerine yapılan ve bugün bile hâlâ devam ettiği söylenen Haçlı Seferleri, daha yakın tarihe baktığımızda Hitler'in uyguladığı Yahudi katliamı, yıllardır süre gelen; İsrail ve Filistin savaşı ve nihayet görünüşte petrol gibi ekonomik çıkarların öne sürüldüğü Amerika ve Irak arasındaki çatışmalar... Şüphesiz bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Ancak bu verdiğimiz örnekler bile söz konusu kitabın içeriğini anlamak ve önemini kavramak açısından kâfidir. Zira bu kitapta anlatılanlar dünün olayları olsa bile bugün yaşanan sorunları anlamlandırmak ve gelecek için öngörüde bulunmayı sağlayacak bir nitelik taşımaktadır.

Irgat ŞUİ

Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Tarih Bölümü
15.10.2003

Ben bir tarih bölümü öğrencisi olarak; şu an da Türkiye'de ders kitabı olarak okutulan tarih kitaplarının hepsinin yalan, yanlış ve bilimsellikten uzak olduğunu biliyorum. Bu tarih kitapları bilimsel bilgi vermekten çok; yüzeysel bilgilerle ve gerçaklikten uzak kaynaklarla yazılmıştır. Üstelik kullanılan dil, hamasi öğlerle süslendiğinden çok basit kalmıştır. Yanlış yazıma bir örnek; hepimiz ortaokul ve lise bilgilerimizden I. Dünya savaşının bir Sırplı fanatiğin macar veliahtını öldürmesiyle başladığını biliriz, ayrıca Osmanlı'nın savaşa daha sonra Yavuz ve Midilli adı verilen iki alman gemisinin Odessa limanını bombalamasıyla girdiğini yine bu bilgilere dayanarak söyleyebiliriz. Ama şunu hiç düşündünüz mü? Dünyanın pek çok yerinde süikastlar hep olagelmiştir. ama hangi suikast sonrasında bir devlet başka bir devlete savaş açmışta bir dünya savaşı yaşanmıştır. Bunun cevabını bizim hiç bir resmi tarih ders kitabında bulamazsınız. Bu gerekçe de dünyanın en saçma gerekçelerinden biridir. Peki doğrusu ne? İşin aslı I. dünya savaşı bizzat Osmanlı devletinin topraklarını alamak üzere ta 1875 lerde Berlin anlaşmasıyla başlamış bir paylaşım savaşıdır bu. Ancak batılı devletler birbiriyle anlaşamadıkları için bu durum yetmiş küsür yıl uzamıştır. Nitekim Rusya da Ekim devrimi olunca sovyetler savaştan çekilmiş ve hatta çarlık rusyası nın diğer devletlerle yapmış olduğu gizli anlaşmaları açıklamıştır. Daha sonra gelen Sevr süreci de bu paylaşımın en bariz göstergesidir. ancak bu tür bilgiler bizim tarih kitaplarımızda pek yer alamazlar. Çünkü resmi tarih tezi bunu yok sayar. Bugün de dünya üzerinde okullarında hatta üniversite gibi bilimsel araştırma yapılan yerlerde bile okutulan derslerde resmi tarih anlayışını benimseyen ve dikte ettiren en fazla beş on ülke vardır ki Türkiye de bunlardan biridir.
Bu bakımdan "Avrupa Evi Ders Kitaplarında 20. Yüzyıl Avrupa'sı" adlı bu kitapta ele alınan ders kitaplarının bizim ders kitaplarımızla bir karşılaşmasını yapmak özellikle tarih bölümü öğrencileri açısından çok faydalı olacağı inancındayım. saygılar
Irgat Şui
Van Y.Y.Ü. Fen edebiyat fakültesi tarih bölümü öğrencisi...