E-Dergi

Machiavelli siyasetin gerçek yüzünü, ne dini, ne imânı, ne ahlâkı, ne vicdanı, ne entelekteül yanı ne devrimci yanı olmadığını anlatır, gösterir. Politikanın ve devlet yönetmenin herhangi bir hakikate dayanmadığını, şartlar ve amaçlar için her unsurun araç olarak -insan,ahlâk,din,bilim- kullanılabileceğini, her şeyin amaç veya araç olabileceğini duruma göre değiştiğini belirtir. Bunları çok güzel anlatır anlatır.

fakat mühim olan bu değildir, mühim olan Machiavelli denen bu adamın bunları savunması ve devlet yöneticine tavsiye etmesi ve bu kitabı da şimdi adını unuttuğum italya'daki emrinde çalıştığı bir iktidar ailesinden döneminin yöneticisine vermesidir. Machiavelli siyaseti anlattı diye adam mı olmuş oluyor bunları savunarak...

Lütfen Machiavelli mantığını anlamak için siyasetle alakalı olanlar okusunlar, ama tersten okusunlar insanlık sorunu olarak ele alsınlar.

Buradaki dostlar çok güzel anlatmışlar Şeriati'yi fakat candadee adlı kardeşimiz galiba kendisi hayatını sırf islâm,hak ve insanlar için harcamış Ali Şeriati'den daha yüce bir zât ki Şeriati'yi küçük görüyor.

Şeriati'nin kendisinden fazla islâmı bildiğini bilmiyor ve itikadına gelince de böyle bozuk falan olduğuna dair ne ayetullahlardan ne de bizden kimselerden bir iddia yoktur. ayetullahların karşı çıkışları Şeriati'nin onları yerden yere vurmasıdır, iran şahı dönemininin varlığı buna sebep olarak yeter. Sen de kalk da Türkiye'De bir Şeriati ol o zaman bozuk olmayan itikadınla.

Savaj ajanı olduğu iddiaları da devrimden sonra hemen ingiltereye giden laikliği savunan abdülkerim süruşlar gibi para için ilim yapanlar ve pasif bireylerce aktarılan ifadelerdir.Gerçi Süruş da bunları ayetullahların bazılarından aktarmaktadır.

Burdaki arkadaşlar mazallah inanırlar diye Ali Şeriati'yi bilmeyenlerden... Ben de seni yalanlayarak ahmaklığını açığa vurayım...

İran'ın dini ve asıl lideri Ali Hameney Şeriati hakkındaki iddialara karşı çıkarak ,Şeriati'yi savunmuştur.

http://www.aliseriati.com/kitaplar.php?Makale_id=237&Kat_id=24

Bu linkten okunabilir arkadaşlar.

Bunun yanında Türkiye'de Şeriati gibi entelektüel isimlerimizden Cemil Meriç de Şeriati'yi bir yazısında (kitabında olabilir, Kırk Ambar belki tam hatırlamıyorum yanlış olmasın) oldukça över.

Böyle abuk sabuk yorumları bırakın bir yana Şeriati'nin 44 senelik ilim, irfan, düşünce, mücadele,hapis, özgürlük, hak, islâm, muhammed,ali,ebu zer ve insan seyrini,aşkını nasıl görmezden gelerek böyle konuşabilirsiniz. İtikadı bozuk adam mı olur böyle....

İtikadı bozuk olmayanlar zira pasif,sümsük bireyler olarak yaşarken elin gevur ateist Sartre gibileri hak ve insanlık adına Batı'ya ve sömürülere karşı mücadele verdiler... Mübarek olan asıl Sartre'dır sizler gibi kör ve bilinçsizlere...

Selam ve esef ile...

Rene Guenon, yüksek matematik ve felsefe eğitimi yanında hıristiyan teolojisi okumuştur.Kendisine bir tarikat kurmak istemesi ve doğu dinlerini araştırmak istesi üzerine çıktığı yolculukta,Mısır'da Şazeli tarikatine girmiş, müslüman olmuştur. Fransız Guenon Abdülvahid Yahya olarak da doğu ülkelerindeki çalışmalarda adı geçer ayrıca. Kendisi gibi müslüman olan Martin Lings ile de Mısır'da tanışmıştır.

Guenonyon ekolünün( ezeli hikmet) temsilcisidir, seyid hüseyin nasr gibi birçok kişinin devam ettirdiği.

Modern Dünyanın Bunalımı, modern kavramların ve düşüncelerin hiçbirnin yüksek ve hakiki bir ezeli-ebedi yasaya dayanmadığını, materyalist temelli olduğunu belirtiyor. Kitap epey ağır gelebilir. Diğer eserleri de oldukça önemlidir Guenon'un , öldüğünde fransa'da haber sevinçle radyodan verilmiştir. Zira kendisi de batının pisliklerini üst bir derinlmesine anlayış ile ele almıştır. Mısır'da kalan ömrünü sürdürmüş ve genelde kimse ile de görüşmemiştir.

Rene Guenon bu toprakların insanı olan herkesçe bilinmeli ve okunmalıdır. En azından bu eseri ve kişiliği.

Nietzsche'ye dair burada gayet anlamlı yorumlar yapılmış bir o kadar da sığ ve kavramsal alt yapısı olmayanlardan ve kavramların ne olup neyi ifade ettiğini bilmeyenlerin saçma yorumları var burada.

Masefov kardeşimin de dediği gibi kitap İsa'nın ölümünden sonra hıristiyanlığın bittiğinden bahsediyor.

Ayrıca kitabın sonlarına doğru yanlış hatırlamıyorsam islâm'a dair olumlu birkaç cümlesi var Nietzsche'nin. Ayrıca Budizmden kitap boyunca bahsetmektedir.

Nietzsche bir tanrı düşmanı ya da din düşmanı değildir. Din olmayan bir şeyin din olarak gösterilmesi ve bunun asırlar boyu çarpık bir biçimde benimsetilmesi , diğer tüm ideolojilerde olduğu gibi entelekteüllerin karşı çıktığı bir şeydir. Bu Nietzsche'nin suçu ya da sorunu değildir.

Anne ve babamızdan aldığımız islâm dini bile kurân ya da peygamberin yaşamı ile büyük farklılıklar göstermektedir. Bunun sebebi toplumların dini bilmeden batıllar ile yaşaması, yaşamlarını dini görmesi ,öyle sanmalarından kaynaklanmaktadır. tabii toplumda bu alanda söz söyleme yetkisi olanlar zaten dinden bihaber ya da eylemde müslüman olmayan Nietzsche kadar bile olamamaktadırlar,olamazlar da.

Nietzsche tüm sonradanlıklara,doğduktan sonra gelen hakikatin birtakım söylemler ile değiştirilmesine karşıdır, çünkü bu insanı hür kılmaz ve insan yapmaz. Lütfen abuk sabuk kafalarla okuma yapmayalım. ya da herhangi bir alt yapı olmadan zırvalamayalım.

okumak isteyenler lütfen Yusuf Kaplan'ın "Nietzsche: İslâm'ın önünde diz çökmeliydik." yazısını okusunlar.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?i=8447&y=YusufKaplan

muammerk adlı arkadaşın yorumuna katılıyor, sasola ise birazcık kavramsal alt yapı ve idrak vermesini temenni ediyorum "tanrı"dan...

Nietzsche'nin Tanrı Öldü sözü bir metafordur bunu zaten defalarca dile getirildi. Ayrıca kitapta Nietzsche İsa öldükten sonra hıristiyanlığın bittiğini ve sadece uydurma dogmalar üzerine dini kavramlar kullanılarak insanların sömürüldüğünden bahseder.Kullanılan literatür dinidir, sevgi,acıma,günah vb. Ama din uydurma ve saçma dogmalar ile bezenerek bir ideoloji halini almıştır.

Kitapta ayrıca son kısımlarda yanlış hatırlamıyorsam Nietzsche İslâm'a dair olumlu birkaç şey söyler.

Kitap da Nietzsche'nin belirttiği gibi "az'ların azı" içindir,geri kalan okumasa da olur,nasıl ise anlamazlar.

Sasol kardeşim, bizi tanrı yarattı ve sen buna inanıyorsan, Nietzsche denilen filozof da doğduktan sonra sana dayatılan din de dahil her türlü şeyden şüphe et ve sorgula, kendince doğru mu yanlış mı diye düşün ve içselleştir demektedir. Böylece hür bir birey olabilirsin. Anne ve babamızdan gelen din ile Kur'ânı Kerîm arasında dağlar kadar fark vardır. Müslümanları yaşamı ideolojik bağlamdan kopuk değildir, yaşamları dini ya da din diye saydıkları islâma ve hakka aykırı hususlarla doludur. ve bu diğer dinler için kaçınılmazdır en azından biz apaçık bir hidayet ve direkt korunmuş olduğunu düşündüğümüz bir kitaba sahibiz.

Lütfen biraz makul ve doğru anlayan olalım.

ya da sen tanrı tanır çok dindar sayın filozofumuz Descartes gibi bir felsefe ile ,felsefe,bilim tarihine ruh-beden ayrımı ve mekanizm ile kapatılamaz bir yara açan filozofları oku...dindar olmaları onları derinlikli göstermez,descartes ayrıca nietzsche gibi de entelektüel değildir, uzlaşmacı ve iktidarla iyi geçinen egemen aydınlardan birisidir.

Nietzsche ,Sartre ve şuan adı aklıma gelmeyenler ile diğerleri arasında fark vardır. Entelektüel olmak ile düşünür,filozof,akademisyen olmak arasında insanî ve hak açısından büyük bir ayrım vardır.

saygılar