Toplam yorum: 3.086.114
Bu ayki yorum: 5.801

E-Dergi

Z.T. Tarafından Yapılan Yorumlar

08.05.2008

kitabın bu ciltli hali oldukça güzel. hem küçük hem 2 cd var içinde. fiyatı ise gayet makul. şiirleri va şairi ise anlatmaya dilim varmıyor. kendisi için ne söylesek az geliyor, uygun olmuyor bir türlü.

"evet isyan" diyelim o halde, kendisi anlatsın kendisini :

"demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
gögsünde hazin ayak izleri eski şubatların
onu yaralar kıpırdatıyor
ve o sertelmektedir yaralardan
kasıklarına yaralar boşalmaktadır nal sesleri
saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran
içimize güneşler bırakan nal sesleri
keserle yoğrulmuş bir ağzı var sabahın
varınca bayrakları, marşları duyuyorun
başım çılgınca sarsılan dallarla uğraşıyor
durup dineliyorum tüm taframla
bütün taframla, bütün yumruklarım, bütün
hantal yüreklerin olduğu orda..."
08.05.2008

okuyalı çok olmuştu. sonra tekrar okudum. gerçekten bir başyapıt. yazar şule yüksel şenler'e bu eserinden ötürü teşekkürü borç biliriz.
29.04.2008

kitap bilindiği gibi sultan abdulhamid'in kızı şadiye osmanoğlu'nun hatıratından. yalnız kitabın yalnız 70 sayfası sultan abdulhamid'e ayrılmış. geri kalan kısmında ise şadiye sultan kendi hayatını anlatıyor. yani kitabın ismiyle içeriği arasında ticari kaygıdan ötürü bir uyumsuzluk var. bu uyumsuzluk ise okuyucuda hayal kırıklığına yol açıyor.
21.04.2008

oldukça eğlenceli bir piyes. türkiye'deki siyaseti ve siyasetçileri mizahi bir dille eleştiren çok güzel bir eser. mutlaka okunmalı...üstada allah'tan rahmet diliyorum...
29.11.2007

türk edebiyat dünyasının zarif prensi olan cahit zarifoğlu'nun, gazete ve dergilerde yayınlanan yazılarından meydana gelen bir kitaptır "zengin hayaller peşinde".
a.c. zarifoğlu gibi bir entellektüelin yazılarını nasıl yorumlamak gerekir tam manasıyla kestiremiyorum ama okurken kesinlikle sıkılmadığımı söylemeliyim. hatta okurken çok da keyif aldığımı belirteyim. sizi a.c.zarifoğlu’nun satırlarıyla baş başa bırakıyorum:

“…iki yüzyıldan beri, Müslümanlar olarak, evindeki bir huzursuzluktan dolayı sokaklarda dolaşan bir çocuk gibiyiz.
…islam’ın egemen olduğu evimizde ortaya çıkan huzursuzluklardan dolayı, kime kızdığımızı bilmeden sokaklara uğradık. Büyüklerimiz, dedelerimiz ve onların sıkı sıkıya yüzyıllardan beri bağlı oldukları İslami esaslar evde kaldı. Biz sokaklarda huzur aradık. Nihayet o evde kalanlar İslam adına, İslam topraklarını istila edenlere karşı büyük bir mücadele verdi, onları yendi. Ama idare, evini terk edip sokağa çıkanların elindeydi. Barış görüşmeleri İslam adına değil, onun dışında kurtuluş arayanların amaçlarına göre yapıldı. Yeni kurulan devlete, sokaktaki şartlara sokağın kanunlarına göre yön verildi. Tam yarım asır bu kanunları kavramaya, hayatımızı orada da devam ettirebilmek için çareler aranmaya harcandı.
…zira sokakta bütün kozlar, hıristiyani bir zemin üzerinde birbirlerine sıkı sıkıya bağlı batılı ülkelerin elindeydi. Onların elbiselerini, yemeklerini, alfabelerini, geleneklerini ve göreneklerini, zevklerini, danslarını, ahlaklarını, adab-ı muaşeretlerini almıştık ama, bu, onlara, aynı yaşama haklarını bize de tanımalarına yetmiyordu. Zira perişan bir şekilde sokağa dökülmüş olmamıza rağmen, evimizin, bizim hemen arkamızda, bütün kapıları bize açık olarak durduğunu görmekteydiler. Üstelik bütün siyasi baskılara ve zulümlere rağmen, insanlarımızın birçoğu evi terk etmemiştiler. Bir hisle, ferasetle, imanla içerde kaldılar, bütün şartların aleyhlerine döndüğü bir zamanda bütün geçerli kanunların horladığı evlerini korudular ve dışarıya çıkanları hiç de uzağa gitmeyen sesleriyle çağırdılar. Ama şimdi bu ses çok gür çıkıyor. Evin değeri anlaşılıyor. Böylece, sokağın kaba güçlere yön verilen kanunlarının sadece zalimleri tuttuğu ve onlara şeref yerine şerefsizlik getirdiği ortaya çıkıyor. İşte bütün bunlar ve bunlardan dolayı, artık evimize dönüyoruz. Yalnız kendimize değil, bütün insanlığa, şerefi ve yüceliği yeniden tattırmak için, bacalarından temellerine kadar islam’la yoğurulmuş evimize dönüyoruz. Şimdi maharet eve girerken sırtımızı düşmana dönmemekte…”