E-Dergi

Sıradan Bir Gün, Yekta Kopan’ın son kitabı. Benim ise yazardan okuduğum üçüncü eseri oldu ve fazlasıyla severek, merakla ve ilgiyle okudum. Romanın ana kişisi olan Armağan Gündoğdu’nun hayatı geçmişle günümüz arasında köprü kuracak bir şekilde ilmik ilmik dokunmuş. Edebiyata meraklı bir üniversite öğrencisi olan Armağan Gündoğdu, eşi İrem ve arkadaşları Sedat ile kes, kopyala, yapıştır türünde değiştirilip dönüştürülen sloganımsı laflar eşliğinde bir kişisel gelişim uzmanı olan Mert Güriz’i yaratıyorlar ve kişisel gelişim dünyasında bir yer ediniyorlar. Ve daha sonrasında sıradan bir gün olarak ifade edilen bir anda yazmayı planladığı yalancı, düzenbaz bir gazeteci karakterinin yanında düşündüğü Defne isimli kızla özdeşleştirdiği kişinin bir erkek tarafından öldürülmesine şahit oluyor ve olaylar ilerliyor.

Dokunmadan, Nermin Yıldırım’ın okuduğum ilk romanı. Yazarın Kafa Dergisinde yayımlanan yazıları ilgimi çektiğinden bu romanını okumaya karar verdim ve okumaya başlayınca doğru bir seçim yaptığımı anladım. Romanın ana kişisi Adalet, genç yaşta ölümcül bir hastalığa tutulunca hastalığı için kendini suçlamaya, sorgulamaya ve günahlarını, hatalarını düşünüp araştırma yoluna gidiyor. Ve bu doğrultuda, içsel hesaplaşmaları sonucunda kendisiyle ve yaşadığı toplumla yüzleşiyor.

Düşerken, Tarık Tufan’ın son romanı. Farklı dünyalara sahip, fakat yolları bir şekilde kesişen tesisatçı bir erkek ve ressam bir kadının var olan hayatlarından uzaklaşıp bir yola çıkışını konu alan bir roman. Bu çıktıkları yol ile yaşadıkları, fakat yüzleşmekten kaçtıkları acılar, kötü günler ve buna benzer birçok şeyle karşı karşıya gelmelerini, insanların birbirinin hayatlarına dokunmasını anlatmış. İki farklı kişi anlatıcı olarak kullanılmış ve bu da romanı etkili kılmış. Bir film senaryosu kıvamında bir hikayeye sahip eser kurgusu sayesinde akıcı ve sürükleyici bir şekilde hızla ilerliyor.

ntabus, romanın baş kahramanı Leyla’nın hikayesini onun ağzından sunuyor. İronik, trajikomik bir anlatıma sahip olan eserde yazar, gazetelerdeki üçüncü sayfa haberlerine farklı bir bakış açısıyla bakmayı sağlamış. Şiddet gören, ezilen, hiçe sayılan kadınları, kadının bir meta olarak algılanıp çektiği zorlukları, istismarı ve kadınların sessiz çırpınışlarını göz önüne seren eserde yazar başarılı bir işe imza atmış.

Kağnı, Ses ve Esirler, çok kıymetli yazar Sabahattin Ali’nin önemli eserlerinden birisi. Öykü ve oyun türündeki kitapta öykülerin ele alınışı, yazarın ifade gücü ile birlikte yazıldığı dönemin toplumsal gerçekliğine ayna tutuyor. Sabahattin Ali’nin öğretmenlik yaptığı dönemlerin de etkisini hissettiren öykülerde yazar, ezilen halka, güçlüye boyun eğenlere, iftiralar ile başkalarının hayatlarını etkileyenlere de dokundurmuş. Sabahattin Ali’nin hayat hikayesi hakkında uzun uzadıya okuyup çeşitli bilgiler edindiğim için kendi hislerini yansıttığını fark ettim. Özellikle, “Bir Skandal” adlı uzun hikayesini fazlasıyla beğendiğimi belirtmek isterim. Bu önemli eseri muhakkak okuyunuz.