E-Dergi

Kapakta yazan ‘ Tarihin 100 en iyi romanından biri’, hiç sanmıyorum. Psiko analiz temalı bu hikaye her okuyucuya hitap etmeyebilir. Oldukça ağır akan, birincil ağızdan aktarılan bir hikaye ile karşı karşıyasınız… Eğer kitabı bir şekilde elinize alıp okumaya başladıysanız bırakmayın, son 30 sayfada anlayacaksınız.

Jean-Christophe Grange’dan yine harika bir cinayet romanı. Kendi içlerinde toplumdan izole yaşayan bir tarikat, Nazist öğretinin getirdiği saf kan oluşturma çabaları içinde gelişen çarpık, ensest ilişkiler, köhne bir kilisede restore çalışmaları sırasında işlenen bir cinayet ve bir bağ bozumu sırasında mevsimlik işçi olarak tarikatın içine sızan bir ajan… tek nefeste okuyacağınız muhteşem kurgu.

Kızıl Nehirler kitabının Komiseri Pierre Niemans ile Son Av kitabında Niemans o cesur yardımcısı Ivana görev başındadır. Yapılan planlar, girilen tüm o riskler ve ortaya çıkan dehşet.

Sonu tahminlenebilir olsa dahi okumaya değer aksiyon ve gerilim dolu bir eser. 'Arınma Gecesi' filminden esintiler bulunmaktadır.
Hatta yazar bu filmden etkilendiğini açıkça önsözde dile getirmiştir.

Alışıla gelmiş Grange kurgusundan biraz farklı bir kitap, sizi kararsız bıraksa dahi uyandırdığı merak sayesinde okumaya devam ediyorsunuz.
Koloni; Saint-Jean Baptis Kilisesi'ndeki örgün klavyesi ve boruları arasında sıkışmış bir erkek cesedi ile başlar. Gizemle yerde yatan cesette en ufak bir hasar yok iken, ya kulakları… Olay bir Ermeni Kilisesi'nde gerçekleşiyor. Maktulün adı Wilhelm Goetz.
Devem eden hikaye okuyucuyu zaman zaman Güney Amerika devrimlerine zaman zaman Ermeni Kilisesi’ne yolculuğa çıkartacak.

Yazar açısından bakacak olur isek; daha çok eseri dilimize kazandırılmalı, okuması zevkli romanlar. Lakin 'Son Oyun' özeline gelecek olur isek; biraz diğer kitapların yanında sönük. İlginç gelen bir olay akışı çok tek düze son buluyor; bitiş kurgusu zayıftı.