Kitabın iddialı oluşunun iddia ettiklerinin bir kanıtı olamayacağını belirterek söze başlamak isterim. Nitekim, çokça iddia barındıran bu kitabın bahsettiği "objektifliği", kitabın içerisinde gerekli yerlerde görememekteyiz. Aslında, Ahmet Kabaklı'nın bugüne değin yanlı olarak yazılan ve bilinen tüm olay ve olgulara karşı, ters bir cephe yaratma çabasını yadırgamamız mümkün değil. Karşıt görüşlerin varlığından haberdar olan bir kişi zaten, okuduklarından hakikatin ne olduğu konusunda kendisini doğru yola sevk edecektir. Ahmet Kabaklı Hoca da, bilinenlerin aksine dair bir tez sunarak kafalardaki kalıplaşmış durumları biraz olsun hırpalamış bulunmaktadır bu kitabıyla.
Kitabın kaynak yönünden zayıflığına işaret etmek isterim. Atatürk hakkında referans sunulan unsurların çoğu birkaç kitapla sınırlı. Aralarında bulunan Abdurrahman Dilipak'ın "Bir Başka Açıdan Kemalizm"i haddinden fazla kullanılmış. Zihinlere tebarüz eden şüphelerin kaynağını da bu verilen referanslar teşkil ediyor. Ahmet Kabaklı, kimi yerlerde referans gösterdiği kitaplarda anlattıklarının doğruluğunu etüt etme gereği duymamış. Herhangi bir şahsiyetin
anılarında bulduğu bir yazıyı olduğu gibi aktarmış ve de hakikatin kendisi gibi sunmaktan çekinmeyerek konu
üzerinde yorum yapmak istememiş.
Kitabın kimi yerlerinde, kavram karmaşası yaşıyorsunuz. Bu da sizi vicdanen rahatsız ediyor. Mesela düşman odakları olarak saydığı Yunan-Rum noktalarının arasına birden, aynı paragrafta, komünistler,Yahudiler, Siyonistler girebiliyor. Bu da, elbette ki, kitabın bahsettiği kimi sağlam nitelikli görünen argümanlara karşı bir şüphe oluşmasına sebebiyet veriyor. İçinizden Ahmet Kabaklı'nın ispat etmeden sunduğu bu yazılara itimat etmeyebileceğinizi düşünebiliyorsunuz.
Kitabın en güzel tarafı, Atatürk ve İsmet İnönü döneminde yaşananların "bilinmedik" taraflarıyla
aktarılmış olmasıdır. Bu sayede zihnimize nüfzettirilen, yüce olguların yapaylıklarından haberdar oluyoruz. Türk düşüncesi ve tarihi adına,nitelikli bir eser olarak bu kitabın adının anılması önünde pek bir engel göremiyorum bu yüzden. Kitabın
yazılış zamanına da baktığımızda, güçlü bir cesaretle kitabın yazıldığını söyleyebilirim.
Yapılan her işin mutlak surette daha üst bir gömleği vardır. Bu kitap içinde buna benzer bir şey diyebiliriz. Kitap, objektiflik açısından, yorum bakımından, kapsamı yönüyle daha güçlü hazırlanabilirdi. Ancak, Ahmet Kabaklı'nın da belirttiği gibi bu kitap, her konuda kesin ve ikna edici bilgiler göstermek yerine; zihinleri bugüne
değin otoriter ögelerle beslenmiş insanların gerçeğe dair bir bilgi edinmesi için bir ön ayak olarak,
oluşturduğu sorularla insanı, keşfetmeye çağıran bir içerikle hazırlanmıştır.
Kitabın eksik yönlerinden biri de, iyiye layık olan ve kötülük düşünmeyen tek milletin Türk milleti olarak gösterilmesi ve hem Türk milletini hem de yüzyıllarca beraberinde yaşayan milletleri birbirlerinin yabancısıymış gibi göstermesidir.