E-Dergi

Ömer Hayyam'dan başlayıp Nizamülmülk ve Hasan Sabbah ile devam eden, nihayetinde titanic'de bitmiş gibi görünen bir serüvenin -kurgusal- hikayesi. Dil son derece akıcı ve sürükleyici. Her ne kadar tarihi roman gibi görülse de, gerçeklerle örtüşmeyecek gariplikler fark edilebiliyor. Bu yüzden sadece bir tarihi kurgu roman diye okumak yerinde olsa gerek.

Yazarın sıradışı yazım stiline rağmen son derece akıcı bir anlatımı var. Nokta ve virgülden başka hiçbir noktalama işareti yok. Hatta konuşma çizgileri dahi yok. Dümdüz gidiyor metinler.

Kitap, distopya türden bir eser. Yazar, körlük salgını toplumsal yaşamı nasıl da felakete dönüştürdüğünü; (insanın içi kaldıramayacak kadar) etik değerlerin nasıl da yerle bir olduğunu merak uyandırıcı bir dille anlatıyor. Okurken düşündüren bir yanı var kitabın. Bedensel körlükten ruhsal körlüğe...
"Körüz çünkü ölüyüz ya da ölüyüz çünkü körüz"

Ve son eklemek istediğim; her ne kadar yapay zeka, otomatik dijital dünya vs. düşünülse de insan fonksiyonunu devre dışı bırakan bir dünyanın söz konusu olamayacağını apaçık görmüş oluyoruz. Herkesin kör olduğu bir toplumda su, elektrik, yönetim, kanalizasyon...gibi hayati önem taşıyan düzenin yok olması, felaketin başka bir boyutu.

Yalnızlık duygusunu, ırkçılığı ve ölüm korkusunu sade ve akıcı bir dille anlatan güzel bir eser. Tavsiye ederim.

"En büyük tehlike insanın kendi benliğini kaybetmesi, önemsiz birşeymiş gibi sessizce meydana gelebilir; diğer tüm kayıplar bir kolun, bacağın, beş doların, bir eşin vs. kaybı mutlaka fark edilir."

"Hayatın sırrı, kötü bir deneyimi mutlu bir deneyime dönüştürmekte yatar."

sıradışı bir kurgu okumak isterseniz tavsiye ederim.

Bir tür kişisel eleştirinin romanı denilebilir. Tavsiye ederim.