E-Dergi

Kurgudan ziyade Cemil Meriç'in titiz mütercimliğine olan ilgim hasebiyle kitabı okudum. Tercüme hususunda hiçbir hayal kırıklığına uğramadım. Muhtevasına gelince, benim nazarımda Balzac'ın diğer eserlerine göre hafif kalmış, polisiye roman okuyormuş gibi hissettiren bir eserdi, buna rağmen bu güzel tercüme için okunmaya elbette ki değer.

Birçok hususu çok etkileyici olmasına rağmen, 'göç' kavramını, 'savaş' kavramını iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Size savaş çatışmalarından sahneler sunmuyor fakat savaşın yıkıcılığını, tahribatını öyle güzel işliyor ki... Göç konusu da hakeza, siz de kitapla beraber o yolları aşıyorsunuz, hastalıkla, açlıkla mücadele ediyorsunuz. Son olarak İran'ın kadim kültüründen, Batum'un, Tiflis'in sokaklarına oradan da Trabzon'un haşin denizine, ahalisinin güzel yaşamına kadar uzun, upuzun bir seyahat fırsatı doğuyor size. Evinizin içerisinden iki kitap kapağı vasıtasıyla bambaşka dünyalara açılıyorsunuz.

Muharrir rastlanması -şimdilik- muhal olan bir titizlikle romana konu olan mevzuyu inceleyip, önümüze bolca kanıt sunarak mefhumun anlaşılmasını kolaylaştıran bir anlatım yolunu takip ediyor. Kitap muhtevası bakımından biraz ağırca olup, ilgililer için heyecan verici niteliktedir. Son olarak, mezkur olunan konuya böylesine güzel eğilen, izah eden başka eserlerin de teşekkül etmesi arzusuyla...

Aktif bir biçimde Kurtuluş Savaşı'nda rol almış olan muharrir, batılılaşma ve modernleşme olgularının yanlış tatbikini İstanbul'un 'iki binler' diye lakaplandırılan güruhu üzerinden resmediyor.

Oldum olası Yakup Kadri'nin üslubunu benimseyememekle birlikte dönemin zihniyetini ince bir şekilde tenkit etmesiyle okunmaya değer bir Cumhuriyet romanı.