E-Dergi

Verdiği bilgiler açısından okunmaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Fakat almadan önce düşündüğüm etkileyiciliği bulamadım. Muhtememel çevirisinden ötürü bu etkiyi sağlayamıyor.

Kitapta biribirinden güzel ve ilgi çekici üç tane hikaye veya "roman" var. Yazarın hep iç burkan olayları konu edindiği hüzün dolu hikayelerinin hepsinde anlayabilenler için çok güzel mesajlar saklı. Özellikle "Matriyona'nın Evi" isimli hikaye çok dokunaklı, bununla birlikte "İvan Denissoviç'in Bir Günü" ise sıradışı...

Hülya Argunşah hanımefendiye bu güzel ve çok kıymetli çalışmasından ötürü teşekkür ediyorum. Kendisinin de belirtiği üzere hikayeleri çoğu zaman istismar edlilen rahmetli münevverlerimizden Ömer Seyfettin'in en azından şimdiki ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir şekilde aktarılmasının yanında sayılmayacak kadar faydası ile birlikte ilim dünyası açısından da çok başarılı bir külliyat çalışması olmuştur. Ömer Seyfettin'in hemen her kesime hitab eden hikayelerini ise okumayanlar ziyan içinde sayılırlar...

Bu kitap paylaşılamamış acıların bir feryadı gibi... İskender Pala'ya 15 yılı zehir eden o yobaz zihniyetin bittiğine veya değiştiğine inanmıyorum. Bir şairimizin dediği gibi "Kelaynak kuşuna benziyor bunlar, Bütün dünyada tükense bizde tükenmez". Herkesin okumasını tavsiye ederim. Ve son olarak şunları söyleyeyim: İskender Pala'nın askerlikten çıkarılmasını onaylayan hükümet için yukarıdaki mısraların sahibi Şair bu ve benzeri hareketlerden ötürü yazdığı bir şiirde şöyle söylüyor: Allah, kitap, peygamber; müminlik satacaksın, Ve iktidar olacak bir zabıt tutacaksın, Namaz kılan subayı ordudan atacaksın, Adil düzen bu ise planmış muhteremler...

Yazarın tarafsızlığı, tarihin seyri içinde olayların gelişimi ve akıcılığı bu romanın beni etkileyen en önemli yönleri oldu. Köprü ve çevresinde gelişenler, o kadar doğal ve o kadar güzel ki roman bittiği zaman o meşhur Kapiya'yı görmediğiniz için hayıflanabilirsiniz tıpkı benim gibi...