E-Dergi

Rıfat Ilgaz'ın meslek hayatı ile normal yaşantısının nasıl iç içe olduğunu.,her zaman toplumun bir parçası olduğunu ve daha da önemlisi ikinci dünya savaşına girmemiş dahi olsak bundan nasıl etkilendiğimizi ve halkımızın ne zorluklarla hayatını sürdürmeye çalıştığını anlatan güzel bir kitap. Ülkeyi yönetenlerin, sakıncalı buldukları akımları ve buna uyan insanlara da nasıl eziyet ettikleri de ortaya koyulur.

İnsan bazen sonunda öyle bir noktaya geliyorki Şeyh Bedreddin gibi kendisinin hem avukatı hemde savcısı olabiliyor. Karşınında onu anlayabilecek yada ona daha iyisini anlatabilecek biri olmayışı ne kadar acı. Salt okumanın, üzerinde düşünme olmadan bir işe yaramayacağını şeyh bedreddin öğretmişti belki bazı alimlere.

Tarihi roman yazımını oldukça zor bir iş olmalı. Hem kurgu hemde zamansal ve olaysal anlamda zaman dizilimi. Çok büyük bir birikim gerektiriyo. Bu sahiplikle sunulan eserlerin okunması benim için bir heyecan. Hem edebi anlamda bir akıcılık hem de ince ince tarih. Zamanı ve mekanı ve insanları konuşturmak.

İnançların hem zamansal sorgusu hemde aynı topraklarda ortadoks ve heteredoks inanç biçimlerinin yalın ve tarafsız bir gözle incelenmesi gerektiği kanısındayım. Tüm inanç biçimlerinin zaman kavramı ile tekrar gözden geçirilmesini tavsiye ederim.

Günümüzde Dersim meselesini tartışan aydınlarımız ve siyatsetçilerimiz umarım bu eseri okumuşlardır. Aslında bu kürt islam hareketi altında incelenen bu ayaklanmaların hepsi din menşeyli değildir. Bu da o çoğrafyada yaşayan farklı aşiret yapılarında kaynaklanmaktadır. İsaycıların ifadelerinden de anlaşılacağı gibi bu yapısal farklılıklardan dolayı o bölgede ayrı devlet kurulmasına imkan yoktur. Çünkü kendi aralarında bile bir birliktelik yoktur. Bu adamların ne istediği de belli değildir. Toprak mı, şeriat düzenine dayalı bir yönetim şeklimi? İşte tam burada anlaşılıyorki olaylara dış güçler yön vermekte. Kulaktan dolma, basit bilgilerden ziyade kaynaklara dayalı böyle bir araştırmanın önemi büyüktür.