E-Dergi

Batı felsefesinin başat kavramlarından olan yabancılaşma kavramına daha çok İslami bir bakış açısı oluşturulmaya çalışılan eser bizdeki düşünce dünyasındaki büyük boşluğun küçük bir kısmına tekabül ediyor. Doğu'nun özellikle bilim ve felsefede müzmin sorunu istikrar ve devamlılık eksiklidir. Doğu'da herhangi bir düşünür ya da bilim insanının ortaya koydukları sonrakiler tarafından devam ettirilmez ve çalışma akim kalır. Bir zaman sonra benzer bir durum yine yaşanır ve fakat durumlar arasında tarihsel bir kopukluk olduğu ve süreklilik sağlanamadığı için ilerleme sağlanamaz. Bu eksiklik bizde kültürel bir kod haline gelerek toplumsal yapımızı etkilemiştir. Bugün yabancılaşma denildiğinde ilk akla gelen Marks'ın türettiği içerik ve o içerikle oluşturulan anlam dünyasıdır. Söz konusu eserde bu durum kısmen aşılmaya çalışılmıştır ve bu anlamda değerlidir.

Bunun dışında eserin yayın tarihi itibariyle ciltleme ve baskı durumu biraz sorunlu diyebilirim.

Okunması ve anlaşılması son derece kolay olan kitapta ilk dönem İslam felsefesi ve başta gelen temsilcileri genel olarak ele alınıyor. İslam felsefesine giriş babında ele alınabilir. Dolayısıyla, kitabı almayı düşünenlere çok fazla detay ve derinlemesine içerik olmadığının bilerek karar vermelerini tavsiye edebilirim.

Oğuz Atay demek sorgulamak demektir. Bu 'kısa' kitapda da bunu yapıyor Atay. Cumhuriyet sonrası toplumsal dönüşüm ve içine düşülen kültürel travmayı içinde hamaset olmadan anlatımını farketmek güzel olduğu kadar da hüzünlü. Oğuz Atay okumaya devam.

Kurulu düzen için kitap potansiyel bir tehlikedir

Ütopya kavramının etimolojik yapısı, anlam derinliği, tarihsel oluşumu ve Batı düşüncesinde nereye tekabül ettiği üzerine değerli bir çalışma. Konu hakkında ilgisi olmayanlar için dağınık bir anlatım olabilir fakat konuya ilgi duyanların zevk alarak okuyacağını düşünüyorum.