E-Dergi

15 Temmuz cinayetlerinden önce yayınlanan bu kitapta, gelmekte olan 15 temmuza dair herhangi bir işaret bulamamış olmanın hayal kırıklığını yaşadım. Fakat kitabı Fethullahçı Terör Örgütü'nü değil, Gülen'i tanımak amaçlı okumak gerekiyor, o beklentiyle daha tatmin edici olabilir. Yazarın Gülen'in ABD'ye gidişini ısrarla bir mecburiyet olarak göstermesi, dönmeyişini açıklamaktan uzak durması da biraz beni rahatsız etti. Bunlar haricinde yaptıklarını değilse de Gülen portresini tanımaya yardımcı bir çalışma.

Henüz çok yakın tarihlerde, hatta 17-25 aralık operasyonlarından sonra bile Fethullahçı Terör Örgütü'nün askeriyeye nasıl nüfuz ettiğini gösteren bir kitap. Yazarının kendi ideolojisini arada sırada sokuşturması ve mütedeyyin insanları FETÖ'nün kucağına iten baskıcı uygulamaların yeterince vurgulanmaması haricinde, 15 temmuza giden süreci kitapta çok iyi okuyabiliyorsunuz, tehlikenin geçmemiş olabileceğini düşünüyorsunuz. Özellikle kamuoyuna yansımayan, rütbeli asker kaynağı harbokulu işkencelerini okudukça bu kadar da olmaz diyorsunuz ve FETÖ elebaşının okullardaki kadrolaşma için %99 yetmez, %100 olmalı sözlerinden dehşete kapılarak okulların kapatılmasının nasıl isabetli bir karar olduğunu görüyorsunuz. Mutlaka okunması gereken bir çalışma.

Kitap kamuoyu manipülasyonlarının dinamiklerini anlama konusunda önemli bir çalışma. Fakat olayın yalnızca Avrupalı, komünist olmayan spesifik bir solcu aydınlar topluluğunun çerçevesinden görülmüş olması ve kitabın fazlaca uzun oluşu, zikredilmesi gereken iki büyük dezavantaj. Olay kapsamı daha geniş tutulsaymış çok daha iyi olabilirmiş.

Alışılmış çitasını koruyan bir sayı olmuş, dolayısıyla özlediğimize değmiş. Tereddütsüz edinin.

Alıntılarla kuvvetlendirilmiş, belki birkaç yıl sonra değeri daha net anlaşılabilecek bir kitap. Açıkçası ben yıllarca cemaatin içinde yer alan Gülerce'nin kitabından biraz daha iç kaynaklı, kulis nitelikli bilgi bekliyordum. Bu malesef tatmin edici boyutta değil. Hep beraber izleyip gördüğümüz şeyler kitabın ağırlığını oluşturmuş.