E-Dergi

Kitabı çok kısa bir sürede ne deyse bir solukta okudum. Zaten genel olarak haberlerde yakaladığımız ama arka planını bilmediğimiz pek çok konuya ışık yakılmış. Bazı noktalarda yazarın objektif davranmadığını düşünsemde yinede okunması gereken bir kitap. Diğer taraftan şu ülkeyi yönetenlerin aslında birbirinin aynısı olduğunu görüncede içeriğinde bahsedilen olaylara hayret etmiyor insan. Sadece hayret ettiğim şey halen koyun olmakta yaptığımız onca ısrar. Bri yerlerde adamların 100 hatta 200 yıllık siyasi hedefleri bir yerde ise 3-5 yıllık ikdidar hedeflerinde yapılacak maksimum kar - ahbap imparatorluğu hedefleri. Zaman hızla değişiyor ve dünyayı çok uluslu şirketler yönetmeye başlıyor. İşte böyle bir ortamda bu kitapta Sn. Erdoğan ve çevresinin Türkiye bazında nasıl çok uluslu bir şirket haline geçtiğini dolaylı delilleri de mevcut. Özal'la yakalanan trend Tayyip'le devam ediyor. Birileri hep dua etsin Allah başımızdan eksik etmesin diye. Eh salih dua kabul olunur ya. Bunlarda 50 yılldır başka başka isimlerle başımızdalar. Darısı düşman başına. Hani komşularımızda böyle siyasiler olsa bizde de arsa düşkünü olanlar sayesinde herhalde şu an Atina dahil sınırlarımız içinde olurdu da bize BARIŞ içinde ROMA sınırlarına dayanırdık. Birde öyle dua değerli %97 müslüman kardeşim. Parası olan hazırlasın!!!. Kuzaye, güneye, doğuya ve batıya açılacağız!!! :)

Evet bugüne kadar iktidar partileri için bir sürü kitap yayınlandı bazıları var ki gayet ciddi ve öyle yabana atılır cinsten iddialar değil. Fakat gel görki her kime kitap isnad edilirse o kişi veya kişiler tarafından da ne yalanlandı nede bu konuda açıklama yapıldı. Anadolunun klasik bir geleneği vardır. Kız almaya giderseniz ve kızı isterseniz, ona fikrini sorduğunuzda birşey demesse kabul etmiş sayılır :) Şimdi sizin hakkınızda ciddi şeyler söylenecek ve siz sesinizi çıkarmayacaksınız, eh doğal olarak meydanı boş bıraktınız demektir. Hatta evet burada yazılanlar doğrudur demektir. Herhalde koca başbakanın etrafında danışmanları vardır. Bu kitabı okumadım ama Musa'nın Çocukları adlı Ergün POYRAZ'ın kitabını okudum. Doğrusu artık politikacıların uzun zamandar beri farklı maskeler takan ama birbirinin aynısı olan kişiler olduklarını ve bu ülkeye zerre hizmet etmeyeceklerini düşünüyorum. Gelsin şirketler, paralar, akraba imparatorlukları vb... Bir zamanlar Amerikan mandası isteyen adına aydın denilen zümrelerin kemikleri bayram ediyordur. Çünkü kanla alınıp uğruna baş verilen ülkenin çocukları daha babalarının kanı kurumadan (46 yılından beri) Amerikan mandacılığını kabul ettiler. Üstelik bir Türk olarak değil bir MANDA olarak. Geçmişe bakarak birşeylerin hep aynı olduğunu görmek çok acı. Bir zamanlar ülkenin en önemli önderi IMF'den gelip başbakan oldu yerine oğlunu biraktı, öldü fakat ne deyse evliya statüsüne çıkartıldı. Oysa 40 gün 40 gece yaptığı Papatya ziyafetlerini, hakkında yapılan onca yolsuzlukları bu millet ne çabuk unuttu. Unuttu çünkü aynısının bir başkası bu kez hapiste Amerikan ateşeleriyle nedeyse hergün görüşüp ardından ülkenin yeni önderi oldu bu kez bunun oğlu IMF'de çalışmaya başladı. Yarın bu gider adına mevlidler okutulur. Sonra masal yeniden başlar. Yüzler farklı, boy ve kilo farklı ama misyon aynı. Ülkeyi peşkeş çek, akraba imparatorluğu kur, ne kadar Türkiye düşmanı varsa onları danışman yap ve saire saire... Ortam müsait Türkiyenin %97si müslüman, ama uyu gezer müslüman, iki vaat bir anahtar göster her birşeyini sana verir. Eh ne diyelim "ölme eşeğim ölme yonca biterde yersin, ne zaman yonca biter nallarını gerersin"
Sağlıcakla...

Bu kitabı Efendi 1 gibi tek solukta okudum, bazı bölümlerinde doğrusu hayret ettim. Bence bu kitabın içindeki bazı sorulu yerlerin birileri tarafından araştırılıp yeni kitaplar yapılmasında fayda var. Zaten kitabın bir hayli sayfası kaynaklara ayrılmış. Bu kitaba şu-bu kesimin tepki göstereceğini sanmıyorum çünkü ben bu kitabın gerçekçi temeller üzerine oturduğuna inanıyorum. Her ne kadar Soner Yalçın bazı bölümlerde kişisel fikirlerini ön plana çıkarsa da okuyucunun bir şekilde araştırmaya tetiklendiği kanaatindeyim.

Kısa bölümlerden oluşan eser gerçektende bitirdiğinizde kafanızda bir takım çözülmemiş soru işaretleri bırakıyor. En azından bu soru işaretleri sayesinde -hele de merakınız varsa- daha bir sürü kitap almanıza neden oluyor. Kişisel olarak Aydoğan Vatandaş'ın bir kitabı hariç hepsini okudum, dili, anlatım tarzı gayet güzel... Tavsiye ederim.

Nedense ülkemizde kendi kimlik bilgilerini söylemekten aciz insanların başkaları hakkında "Kimlik Cüzdanı" gibi yüksekten atıp tutmamamalarına şaşmamak lazım. Özellikle Türkiye'de belli bir kesimin sürekli harfleri bile çarpıtıp çarpıtıp terör örgütlerinden büyük terör estirmesi yeni değil. Geçenlerde Cumhuriyet Gazetesinin 1935 yazıları elime geçti, okunca bu kafaların halen 50 yıl öncesinde olduğunu görmek işten bile değil. Malum o zaman Said Nursi vardı, O'nun hakkında öyle iddialar var ki, örgütçü, bölücü, devleti ele geçirmek isteyen gibi yazılar ve bir sürü safsata. Aslında bu tür "İNSAFSIZ" yazılar 50 yıl değil, dünya kurulduğundan beri var. Çünkü bir kısım bozulmuş dimağlar herkesi kendi gibi görmeye mahkum. Problem sürekli bu kafalarda... Yoksa F. Gülen gibi düşünce, din, fikir insanında değil. Eminim ki kendisi kendisini savunsa bunların konuşacak birşeyleri olmaz ama meydan boş kalında atıp tutmak kolay tabi. Diğer taraftan bizlerin doğruları savunmaması sayesinde önüne gelen saçma sapan-gerçeklerden yoksun yazılarar yazarak -yobazlık yapıp- herkese yobaz demeleri yok mu? Doğrusu gülünüsi şey. Çamur at izi kalsın mantığı. Gülen hakkında çokça yazıları okuyan birisi olarak şunu derim ki son dönemde yetişmiş gerçek saf ve temiz bir insan, sadece insafsızların nufus cüzdanı verdiği "DEMOKRASİ" ülkesinde doğmakla hata etmiş. Başka bir ülkede doğsa eminim "NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ" alırdı. Eminim.