E-Dergi

Okuduğum roman aslında iç içe geçen öykülerin birbirini takip etmesiyle oluşuyor. Öyküden uzun, romandan kısa (novella) ve anlatım dili postmodern. Tabi bu konular benim uzmanlık alanım değil. Bu konuda uzman kişiler yazmışlar, yazacaklardır. Ben sadece okurken hissettirdiği duyguyu anlatabilmek için açıklamak istedim. Yani eğer postmodern öykü seviyorsanız, karşınızda postmodern bir roman (novella) var. Ve üstüne üstlük o bir polisiye.

Müthiş.
Zeki Demirkubuz'un da bu kitaptan esinlenerek yaptığı Yeraltı filmini kitabı okuduktan sonra izlemenizi öneririm.

Kitabın adını alan ilk öyküsü Lüzumsuz Adam ile ada yollarında dolaşmak, ada esnafıyla tanışmak güzeldi. Ve tabi sevmeye yeltenmek... Sait Faik çok naif bir insan. Bu öyküsünde bile İstanbul'un her an değişiminden bahsediyor ki şimdi neler neler değişti. Her daim okunacak yazarlarımızdan Sait Faik.

Kitaptaki Hişt Hişt öyküsü çok sevimli

Murat Gülsoy’u uzun zamandır sosyal medya üzerinden takip ediyorum. Birçok kitabını merakla ve heyecanla satın aldım. Kıymet verdiğim içindir ki özenli bir okuma yapmak istediğimden hep beklettim. Ayfer Tunç ile yaptıkları söyleşileri de YouTube üzerinden takip ediyor ve hayranlıkla söyleşilerini izliyorum. İki yazarımızdan da çok şey öğreniyor ve edebi anlamda da besleniyorum.

Murat Gülsoy’un 2017’nin Kasım Ayı’nda basılan Öyle Güzel Bir Yer ki romanını okumaya başladım. Murat Gülsoy hakkında söyleşileri dinlemiş, bazı yazılarını okumuş ve onu çok da yakından takip etmeme rağmen son kitabıyla onun romanlarından birini ilk kez okumaya başlamış oldum.

Romanı okudum ve müthiş etkilendim. Okurken sanki o ortamı solumuş, karakterleri de tanıyor gibi hikayelerin içinde buldum kendimi. Tam da bir romanın bendeki karşılığı bu. Romanın kurgusu, dili hakkında bilir kişiler yazacaktır ama ben bir okur olarak çok beğendiğimi söylemek istiyorum.