Toplam yorum: 3.086.295
Bu ayki yorum: 5.982

E-Dergi

celest Tarafından Yapılan Yorumlar

25.08.2002

İki ayrı uzun hikayeden oluşan bu kitabın her ne kadar birincisi daha bir klasik King fantezisi ise de ben diğerinden bahsetmek istiyorum.
Bu hikayede tam gerilim özlellikleri içeren bir konu hakim. Esrarlı bir ev, kim olduğu belirsiz bir yabancı ve bunalımın eşiğinde bir yazar.
Bazı anlarda Ateş Yolu nu bazı anlarda da Kemik Torbasını hatırklatıyor ama yine ede kendine özgü olduğunu söylemekte yarar var. Özellikle yazma yeteneğini kaybetmek üzere olan uyazar karakterini daha sonra kemik torbasında da kullanmış olduğunu sözylemek geliyor insanın içinden. Ama okudukça insanı geren ve meraklandıran bir hikaye olduğu da su götürmez bir gerçek.
18.05.2002

Vampirle konuşmaya yazılmış başarılı bir devam romanı. Ancak aslen oradaki hikayenin bir devamı değil. Binlerce yıl öncesine Rice'in dünyasındaki Vampirlerin doğuşuna dek uzanan ve günümüze kadar gelen bir anlatı. Tüm bunların yanı sıra aslı ilginç olan, olayların Vampirle Konuşmadaki kötü karakter Lestat'ın gözünden anlatılması ve olaylara insanın tamamen farklı bir açıyla bakması. Ne de olsa herkes için insanın (veya vampirin) kendisi iyidir. Bunda da bu şekilde bir olay söz konusu. Yazar bu temayı o kadar iyi vermiş ki. Yani olayların bakan kişinin açısıyla görme duygusu çok farklı. Sanki her iki kitabı da Anne Rice değil de gerçekten ilkini Lois ikincisi Lestat yazmış gibi.
18.05.2002

Bu kitabın benim üzerimde ilginç bir etkisi vardır. İlk aldığımda ne zaman okumaya yeltensem bir takım terslikler oldu ve devamını getiremedim. Ve her seferinde baştan başlayarak tekrar tekrar denemelerde bulundum. Bu aksilikler o kadar canımı sıktı ki kitaptan da "uğursuz mudur nedir" diye şüphelenmedim desem yalandır. Neyse sonunda inadım tuttu ve bir çırpıda bitiriverdim. Romanı aslında ikiye ayırabiliriz. Birinci bölüm (hani benim defalarca okumak zorunda kaldığım) yaşlı bir adamın kendisine yıllarca hayat arkadaşlığı yapmış eşini kaybetme hikayesi ve bundan sonra yaşadığı amaçsızlık ve bunalım üzerine kurulmuş. Daha sonra ona bu acısını unutturan uykusuzluk illeti ile tanışıyor. İşte bundan sonra ise metafiziğin doruklarına varılan ikinci bölüm başlıyor. İnanılmaz bir hikaye ve anlatımdan sonra final. King'in son romanlarında hep yaptığı ufak romanlar arası geçişin ilk sinyalleri ise burada veriliyor. Yani bu romanın yayınlandığı yıllarda özlemle beklenen "Yeni Kara Kule cildi" için ufak bir göz kırpması. Roland bize bir görünüyor ve bekleyin geleceğim diyor sanki. (Ve gerçekten de bir süre sonra Yeni bir cilt yayınlanmıştı) Bir diğer göz kırpma olayı ise Ralph'in yer altında cüce doktorun izini sürerken bulduğu nişan yüzüğü olayı sırasında yaşanıyor. Burada ise Tolkien'e ve Yüzüklerin efendisine bir atıf var. Tüm bu ipuçları bile eminim ki bu kitabın alınıp okunması için yeterlidir. İlk kez okuyacaklar için söylüyorum birinci bölümde gözünüzü kapatın ve bu iç karartıcı hikayenin ileri olacak olaylar için olmazsa olmaz bir anlatım olduğunu unutmayın.
18.05.2002

Uzayın Sınırları genelde romanları ile tanınan ve bir bilim kurgu romancısı olarak bilinen Asimov'un asıl kimliğini yani bilim adamı kimliğini ortaya koyan bir eser. Uzay, dünya ve daha bir çok şey hakkında bilinmeyen gerçeklikleri herkesin anlayabileceği ama bilimsellikten asla taviz vermeden açıklayan gayet ciddi bir kitap. Kısa makaleler halinde çevremizde bulunun tüm sınırları zorlayan, İnsana kesinlikle bir şeyler öğrettiği gerçeği ile öğrenmek isteyenlerin edinmesi gereken bir eser.
18.05.2002

Şimdiye kadar yazılmış veya ele alınmış en mantıklı zamanda yolculuk hikayesi. O kadar sağlam temeller üzerine kurulmuş bir hikaye ki (Aynen diğer Asimov eserlerinde olduğu gibi) okuyan insana hiç bir açık kapı bırakmıyor, hiç bir soru işareti veya dijital anlamda "bug" kalmıyor. Belki bu konuya aşina olmayanların zorlanabileceği ama okunduktan sonra tüm benzer hikayelerde benzer bakış açısının (ister istemez) aranacağı bir işleyiş hakim. Benzer bir mantık "Back to the Future" serilerinde de işlenilmeye çalışılmışsa da kesinlikle bu kadar başarılı değil. Tabi ki tüm bu bilimsel karmaşanın ortasında yaşanan insani duygular ve bu duyguların evren ve tüm zamanlar üzerinde oynadığı rol de ancak bir Asimov eserinin başarısı olarak adlandırılabilir.