E-Dergi

"Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" kitaplarının izinde yazdığı bu kitabında Perkins, yine "Şirketokrasi" adını verdiği Çok Uluslu Şirketlerin, devletleri/toplumu/kamuyu (ABD dahil) nasıl borçlandırarak sömürdüğünü anlatmakta. Verdiği bilgiler, “devletler batarken şirketler nasıl dizginsiz egemenleşmekte” gerçeğini öğrenmek anlamında son derece yararlı. Fakat çözüm olarak öne sürdüğü 3 muhasebe (ekonomi/toplum/çevre) sisteminin, kapitalizmin ana ruhuyla asla yan yana gelemeyecek bir oyalamaca. Başkalarını/doğayı düşünmeksizin, Darwinizm’i sosyal/ekonomik anlamda ezerek uygulama anlamına gelen kapitalizmi, “ahlakla düzelebilir/kişiye endeksli iyileştirilebilir” olarak göstermeye çalışmak, hiç dürüst olmayan bir tavır. Perkins’i kitabı ve anlayışı bana, 1960’larda Küba’ya “Domuzlar Körfezi Çıkarması” yapan ABD’nin, “yaptıklarımız hataydı” demek için çektikleri filmle bile para kazanmanın peşinde olmasını hatırlattı.
Ferda Nihat Köksoy

Zamanı belirleyebilen, iktidarın sahibidir" diyen Stefan Klein, hız virusunun kentleri kuşattığına ve uyuşturucu gibi bağımlılık yarattığına dikkat çekiyor. Zaman-bellek-algı gibi üzerinde halen çok sayıda çalışmanın yapıldığı zor bir alanda bir Fizik Doktoru''nun ustalığı ile gezinen yazar, bilimsel çalışmalarla ustaca bezenmiş akıcı kitabında iç saatimizi tanımamızı, zamanı algılama yöntemleri geliştirmemizi, algıladığımız yaşam hızına müdahale etmeyi öğrenebilmemizi sağlıyor.

Küçük Arı, günümüzün en ciddi sorunlarından biri olan GÖÇMENLİK sorununa dikkat çekmek için kurgulanmış, oldukça başarılı bir roman. Mülteciyi, gri sütyen veya süpürge sapı bayraklı topraksız ülkenin üyesi ve insanlığın yeni bir türü olarak tanımlayan yazar, onun sadece iyi konuşur-iyi görünür biri ise ayakta kalabileceğine vurgu yapmakta. Afrika'da petrol için insanlık-dışı hadiselerin sürdüğü köylerin yanı başındaki lüks tatil köylerinde tatil yapmaya hakkımızın olup olmadığını çok acıtarak sorgulayan yazar, mültecilerin ancak öykülerini birleştirmeleri ile görünür hale gelebileceklerine dikkat çekiyor. Dışımızdaki hayatları algılayabilmemiz için iyi bir fırsat.

Karl Olsberg, SİSTEM kitabında olduğu gibi, bir yandan geleceğe ilişkin öngörü geliştirip, ırkçılık-mafya-ticaret ilişkileriyle içiçe bir Nükleer Tehlike'ye karşı insanlığı uyarırken; bir yandan da Tarot/Nostradamus soslarıyla bezenmiş dinamik bir polisiye roman kurgusu yaratmış. Ben, Olsberg'in adını ileride daha çok duyacağımızı düşünüyorum.

Prof.Dr.Ellen M. Wood, Monthly Review ve Socialist Register dergilerinde çıkan yazılarından oluşturduğu kitabının girişinde, 21.yy'in Marx'ın yüzyılı olacağı vyrgusuyla işe başlıyor.

Globalleşen kapitalizmin, kanser tarzında büyüme-yayılma ile hem doğayı, hem de toplumsal dokuyu nasıl yoketmekte olduğunu; zengin-fakir / sömüren-sömürülülen kutuplaşmasını nasıl süratle evrenselleştirdiğini Marx ile yan yana yürüyerek çözümlüyor.

Genelde 2 kanatlı sağ partiler aracılığı ile idare edilen güncel ulus-devlet yapılarının, kapitalizmin küreselleşmesindeki gerçek taşiyici-tanımlayıcı-belirleyici rolü üstlendiklerinin altını çiziyor.
Bu anlamda, benim gibi küresel vatandaşlık/küresel sivil toplum özlemindekileri polyannaci olarak tanımlayarak; mücadele platformunun ulus-devlet boyutunda olduğuna özellikle vurgu yapıyor.


Toplumsal yapıyı pazara bağımlılıktan kurtarmak ve metalaşmayı azaltmak için elden gelenin kararlılıkla yapılmasını öneren Wood, kendince 150 yıl sonraki yeni Komunist Manifesto'yu yazarak kitabını bitiriyor.

Kitaba ve yazarina, dürüstlük ve birikimleri anlamında büyük saygı duydugumu belitmeliyim.

Ferda Nihat Köksoy