E-Dergi

Alanında –tabii ki benim okuduklarım içinde- vazgeçilmez bir çalışma. Yirmi yıldır hala tavsiye ederim konu tekfir olunca

(“elimden düşmediği için parçalananlar” diye bir liste yapacak olsam bu kitap da o listede olurdu. Bütün ilahiyatçı akademisyenlerin akademik çalışmalarında görülen dil ve üslup sorunlarını taşısa da faydalı, önemli ve mesleğimiz açısından da gerekli bir kitap

işte, yıllar geçse de benim için önemini kaybetmeyen, yeri geldikçe tekrar tekrar bakılan, derslerde, vaazlarda istifade edilen bir kitap. Aslında –adından da anlaşılacağı üzere- o bir nevi sözlük. Ama ele aldığı her kavramı -eskilerin deyişiyle efradını cami ağyarını mani- gereken her bilgiyi içeren, gereksiz laf kalabalığına girmeyen, ilmi bir yaklaşımla, tartışmalı konularda safını da ortaya koyan dik bir duruşla yazılmış. Ben çok istifade ettim

İsmail Kara’nın kitaplarını beğenirim. Üslubunu, ele aldığı konuları, geçmişi, geleneği komplekssiz, telaşsız bugünün insanına tanıtma çabasını…

“Aramakla Bulunmaz” tesadüflerin, tevafukların, kitap sayfaları arasında sürdürülen arayışların, arayıp da bulamayışların, o anda aramadığını buluşların hikayesi. O, hemen göze görünmemenin, kendini açık etmemenin de melamimeşreplikden geldiğini öğreniveriyoruz satır aralarından

Beşir Ayvazoğlu’nun yazdığı kitaplara baktım, çoğunlukla biyografi üzerine çalışmış. İyi de yapmış. Daha önce “Defterimde Kırk Suret”i okumuş ve okutmuştum (gençlere). Elhak onu da beğenmiştim, bu kitabı da beğendim. Yine kırk kişi var kitapta. Bunlardan üçünün ismini daha önce duymamıştım. Kitabın asıl kazancı bu belki de. Evvelce tanımadığınız isimleri duymuş, tanımış olmak.