“Manzaradan Parçalar” da yazar utangaç, sıkılgan bir tavırla kendi hayatından parçaları anlatarak giriyor kitabına. Bu sıkılganlığı, yalnızlığı hırs derecesindeki beğenilme arzusuyla birleşince “yazar” olmak için gereken kimya ortaya çıkıveriyor. Yazarın utangaçlığı ve çekingenliğine ilaveten ciddi ciddi korkularının dozunu da öğreniyoruz deprem endişesini anlattığı yazısından. Gözümde (aslında hayalimde) büyüttüğüm bazı insanların (buna sahabe-i kiram hazeratı da dahildir) insanca zaaflarını öğrendiğimde yaşadığım rahatlama hissi çok bencilce gelebilir, ama bu rahatlamanın onların gözümdeki değerinden bir şey eksiltmediğini, sadece benim de bütün zaaflarıma, eksikliklerine rağmen önemli işler yapabilme ihtimalini canlı tutmaya yaradığını bilmelisiniz.
Kitapta, bir iki cümlesinin altını çizivermekle geçemeyip başlığın yanına bir yıldız koyarak bu yazının tamamı güzel demeye getirdiğim bölümler şunlar: Berberler, Benim Türk Kütüphanem, Okusak da Okumasak da: Binbir Gece Masalları
“Kitaplar ve Edebiyat” bölümü adından da anlaşıldığı gibi Orhan Pamuk’un doğulu, batılı; yerli, yabancı yazarlar ve onların eserleri üzerine yazdıklarından/söylediklerinden oluşuyor. Eğer benim gibi siz de yazar ve kitap üzerine, hatta okuma ve yazma eylemleri üzerine yazılanları okumaktan hoşlanıyorsanız bu bölüm tam size göre. Hele de benim gibi, kitap seçiminde deneme yanılmaya ayıracak zamanınızın hiç olmadığı düşüncesiyle iyi okuyucuların okuduklarından seçtikleri üzerine söylediklerini kendinize rehber edinmeyi bir kolaycılık olarak seçmişseniz bu kitaptan da eliniz boş dönmeyeceksiniz.