Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

Burak_G Tarafından Yapılan Yorumlar

25.06.2015

Dolmuşta, derste, muhabbet arasında veya birisini beklerken… her an elimdeydi bu eser. Rengine ve rengin üzerine atılmış o koca başlıktan ötürü bana gülenler de olmadı değil. Bayanlara ithafen yazılmış olduğu önyargısıyla yaklaştı herkes. Halbuki Aşk’tan kastın ne olduğunu bilmiyorlardı. İlahi Aşk idi anlatılan, Rumi idi, Şems idi…

Kitabın konusu dillerde dolaştığı üzre Hz. Mevlana ve O’nun can yoldaşı Şems. Kitap 5 kısıma ayrılmış. Bu kısımlar tanıdık geliyor. “ Ateş – Hava –Toprak – Su” bunun haricinde son kısım “ Boşluk… “ Son kısımın kitaptaki açıklamasıda şu yönde “ Hayatta varlıklarıyla değil, yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler “

İçerikte “ GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLERİNİN KIRK KURALI “ ndan bahsedilmekte ki ne kural… Herbir kural ciltlenecek anlamlar içermekte. Sayfanın sonuna eklenen “söyleşi” kısmında anlıyorsunuz ki o kurallar gerçekten Şems’ ten değil, Elif Şafak’tan çıkmaktaymış..
25.06.2015

Yazar, boğucu betimlermelerden uzak, imgeyi beyinde resmetmeye yetecek kadar yalın ve kusursuz bir dil eşliğinde Bassam’a (roman kahramanı) eşlik etmemizi sağlamış. 249 sayfanın 249’undan da zevk aldığımı söyleyebilirim.

Sahifelerin arasında Bassam’la birlikte Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşanan sevgiye, dostluğa, ihanete, savaşa tanıklık ettikten sonra bir gemide “kaçak yolcu” olarak Fransa’ya; Marsilya’ya geçiyoruz. Oradan da daha kuzeye; Paris’e…

Paris’te kahramanımızın ilginç hikayesinin aslına tanıklık ediyoruz.

Kitabın sonuna kadar başlığın “yanlış atıldığı” kanısı ağır basıyor; aslının: “Bassam’ın Oyunu” olması gerektiğini düşünüyorsunuz.

Akabinde gözleriniz malum kelimeleri okuyor ve başlığın tabiri caizse “gediğine oturduğunu” düşünüp; beğeninize eşlik eden şaşkınlığınızla birlikte kitabın sahifelerini kapatıyorsunuz.
23.10.2013

Kitabı okumak ve yazılanları uygulamak oldukça keyif verici. En keyif veren olgu ise tavsiyelerin vaadini yerine getirdiğini vücadamuzda tecrübe edişimiz. Okuyamam sıkılırım ön yargısı ile almış olmama rağmen yazarın bu kitabından önce piyasaya sürdüğü Alkali Diyeti kitabını da hemen sipariş ettim. Demem o ki; kaçırmayın!
15.09.2011

Kimi zaman güle kulak verip, gülü duyabilme çabası, kimi zaman amansızca bavulu toplayıp öz “ben“i bulmak adına tüm riskleri göze alma çılğınlığı, kimi zaman sokaktaki dilencinin dahi hayatınıza yön verebildiğinin gözlemlenmesi sonrası duyulan zaafiyet…

Kayıp gül : İkilemler kitabı !

Ağzımdan çıkan kelamların sahibi gerçekten ben miyim; yoksa toplumun şu saçma kurallarının, dayatmaların bedenimde kurduğu hakimiyetin zafer çığlıkları mı ?

Yapmak istediklerimi yapmakta özgürüm; peki yapmak istediğimi seçmekte özgür müyüm ?

İşte tüm bu soruların ve çelişkilerin içerisinde hapsolmuş ve çıkmak için sembollere başvuran bir fabl, bir bestseller Kayıp Gül.
15.09.2011

Var olan düzene müdahale isteğiyle yüreğe düşen bir kıvılcım sonrası kağıdı siper; kalemi ve kelamı silah olarak kullanma sanatıdır SEFİLLER.

Bu sanatın malzemesi mesel, sav veya gözün alışageldiği mazmunlar değil; roman olmasının getirisi olarak: Karakter üzerinde somutlaştırma.

Karakter aracılığı ile somutlaştırma demek az kalır; Hugo‘nun insan psikolojisi adına derinlemesine bilgisi sayesinde sizi ruhen yakalayıp karakterde yaşatmak suretiyle ister istemez empati yeteneğinizi kullanmanıza sebep olup, vermek istediği dersi yüreğinizde hissetmenize neden oluyor.

İşte bu sanat sayesinde var olan düzendeki aksaklıkların giderimi adına bir tuğla da Hugo‘dan geliyor.