E-Dergi

Devleti Aliyye'nin en sıkıntılı yıllarında düşmana inat devleti bir gün fazla yaşatabilmek için, kâh Arabistan çöllerinde, kâh Trablus'ta, kâh Balkanlarda,kâh Anadolu'da, bir neslin verdiği akıl almaz mücadelenin nefes nefese hikayesi.

Bu ülkede yaşayan herkesin Devleti Aliyye'nin son yüzyılında yaşadıklarını çok iyi bilmesi, öğrenmesi gerekmekte bence. Daha yüzyıldan az bir zaman önce yaşlı arslana ne koparabilirsem kârdır düşüncesiyle hep birlikte saldıran sırtlan kümesinin torunları bugün dedelerinden neden farklı düşünsünler ki. Ecdadın yaşadıklarını tekrar yaşamamak için çok çalışmalı, çok uyanık olmalı, ama en önemlisi ecdadın ne yaşadığını çok iyi bilmeliyiz.

Bu anlamda tarihimizi bu şekilde, bize sevdirecek ve nispeten daha kolay bir şekilde okunacak biçimde yazan ve sunan yazarlarımız, bunları basan yayın evlerimiz ve bu kitaplara kolaylıkla ulaşmamıza vesile olan satıcılar çok önemli bir misyonu yerine getirmekteler.

Sadece roman olarak düşünüldüğünde dahi son derece akıcı ve sürükleyici bir dille yazılmış bir kitap. Ancak yazımı, basımı ya da şeklî diğer özellikleri açısından değil özellikle içeriği açısından herkese tavsiye ediyorum.

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Gerçekten çok beğendim. Gerçi tasavvuf hakkında pek bilgili olmadığım için anlayabilmek için dikkatli ve tekrarlayarak okumak zorunda kaldığım bölümleri oldu. Ancak dönem ve Mevlana hakkında da çok genel bilgiler haricinde ciddi bir bilgim olmadığından benim için Mevlana ve özellikle Tebrizli Şems hakkında oldukça bilgilendirici bir kitaptı. Kitapta yazanları ben zaten biliyorum diyenler de kitabı edebi yönü nedeniyle tercih edip okuyabilirler. Kısacası herkese tavsiye edebileceğim, herkesin kendisi için bir şeyler bulabileceğini düşündüğüm bir kitap. Sinan Yağmur'un eline, kalemine sağlık.

Okuduğum en iyi kitap demiyorum ama okuduğum en ilginç hikaye olduğunu söyleyebilirim. Kitapta teröristlerin piri, Hasan Sabbah'ın ve öğrencilerinin hikayesi konu edilmekte. Hasan Sabbah'ın Nizamülmülk'le arkadaş olduğundan, aynı dönemde eğitim gördüğünden bahsedilmekte, ancak gerçekte Nizamülmülk ile Hasan Sabbah arasında yaklaşık 30 yaş fark olması lazım. Bu nedenle arkadaş olmaları biraz imkansız görünüyor.
Ama olaylar oldukça akıcı bir dille hikaye edilmiş ve çevirisi de oldukça iyi. Kitap okuyanı bir anda içine çekiyor ve insan kitabı hikayenin sonuna kadar elinden bırakamıyor. Şöyle iyi bir kitap okumak istiyorum diyen herkese tavsiye ediyorum.

Hani Devlet-i Aliyye'nin yıkılışıyla ilgili "taassuba takılıp kaldılar, matbaa geç geldi de herkes cahil kaldı, devrin gerektirdiği yenilik hareketlerini yapamadılar, geri kaldılar, bu nedenle yıkıldılar" gibi bir söylemin nasıl bir safsata olduğunu ben açıkçası bu kitabı okuduğumda anladım. Her devlet kurulur, büyür ve günü geldiğinde tarih sahnesinden çekilir prensibine uygun olarak; yıkılışın gerçek sebebinin ekonomik olduğunu, Batılılara Akdeniz'de hayat hakkı tanımayarak ve onların Amerika Kıtasını keşfetmelerine neden olarak bir anlamda kendi sonunu kendisinin getirdiğini, bu perspektiften bakıldığında Devlet-İ Aliyye'nin yıkılışının biraz da konjonktür gereği olduğunu ben bu kitabı okuduğumda anladım.
Açıkçası bu kitap benim tarihe bakış açımı değiştirdi. Önyargılarından, şartlanmışlıklarından kurtulunca, farklı bir pencereden bakınca, insan ilgilendiği konunun farklı yönlerini de görüyor açıkçası.
Bu memleketin evladıyım diyen herkesin kütüphanesinde bulunması gerektiğine inandığım bir kitap.

Oğlum için aldığım ilk kitaptı. Kendisinden beklemediğim kadar kısa bir zamanda okudu. Hatta kitapla ilgili bir özet hazırlayarak okulda ödev olarak teslim etti. Dili akıcı, resimleri güzel. Daha çok erkek çocukları için olduğu söylenebilir. Farklı türde bir çizgi roman olarak yorumlanabileceğini düşünüyorum.