Kitabı okuyunca iki ayrı ama temel konu üzerinde durduğunu görüyorum. Bunlardan biri adından da anlaşıldığı gibi aşk. Fakat bu aşk öyle bir şey ki roman boyunca anlatıyor. Her türlü aşk. Sadece Mecnun’un Leyla’ya olan aşkı değil. Evet o aşk gibi görünse de o’nun üzerinden o kullanılarak, o anlatılarak her türlü, insanüstü bir aşk. Kaybettiğini bulamayacağını bildiğin halde bulmayı ummak. Hem umutsuz hem mutlu, hem umutlu hem mutsuz. Sadece iki cins aşkı değil, o da var. Tarih aşkı, millet aşkı, vatan, dil, insan aşkı. Amaç, hedef ve bu hedefe giderken beraber olduğun her şeye karşı aşk. Edebiyat özellikle şiir aşkı. Kays’ın efendisine duyduğu aşk. Efendisinin aşık olduklarına karşı duyulan aşk. Kays’ın hikayesini yazan efendisidir. Hikayesinin yazıldığı kağıtları yapan Leyla’dır. Kays Leyla’ya ve efendisine aşık. Yani kendini oluşturup, meydana getirenlere aşık. Sonuçta Yaratıcıya aşk. En büyük ve gerçek aşk. Diğer aşkların var olma sebebi.
İkinci konu ise siyasi. Babil Cemiyeti kimdir? Amaçları nedir? Okudukça günümüzde ve günümüze gelinceye kadar, dünyadaki olaylara baktığımızda, iyi veya kötü, bu olayları tezgahlayanların bir grup, bir zümre yada cemiyetin olduğunu düşündüm. Masonlukla ilişki kurdum. Hedeflere ve olayları kıyasladığımda. Daha önce okuduğum kitaplarla bağlantı kurdum. İlluminati gibi. Gizli Cemiyetler gibi.
Tarih bilgilerimi yokladım ve bağlantılar kurdum bazı olaylarla. Fransız ihtilali, Osmanlıda gelişen olaylar. Araplar ve milletler üzerine oyunlar. Müslümanları birbirine düşürme, kafalarını karıştırma , inançlarını bozma.
Daha çok şey aklıma geliyor ama siz en iyisi alın okuyun bu kitabı.benim hoşuma gitti.