E-Dergi

Hz. Ali Efendimizin mektupları, olaylar karşısında söylemiş olduğu hikmetli sözlerini ve konuşmalarını içeren bir kitaptır. O'nun halifelik üzerine söylemiş oldukları olsun veya dönemindeki olaylarla ilgili (doğrudan kendi ağzından) bilgi sahibi olabilmenizi sağlayan bir başucu kitabı. Kişisel düşüncem: her kütüphanede bulunması gerektiği yönündedir.

Tevfik Fikret'in şiirlerinin bu şekilde bir arada toplanmış olması (özellikle) edebiyat öğrencileri için büyük niğmettir. Zira önceden bir arada değilken tek tek şiirleri ve onların latin harflerine çevrilmiş halini bulmak çok zor,külfetli bir işti. Bu bakımdan bu eser tıpkı basım özelliği olması yönünden de oldukça iyi. Tevfik fikret'in bir çok çarpıcı şiirini de barındırdığından dolayı, T.Fikret'in şiirlerine ilgi duyanlara ve edebiyatçılara kesinlikle tavsiye edilir...

Ortaokul sıralarındayken türkçe öğretmenimin tavsiyesiyle okuduğum ilk Mustafa Kutlu eseri. Uzun süre etkisinde kaldığım bir eserdi.Kurgusu çok çok iyi. Mustafa Kutlu'ya başlamak isteyenlere önereceğim ilk kitap Uzun Hikaye olur. Bunu okuduktan sonra külliyatın geriye kalanını siz kendiniz okumak isteyeceksiniz zaten...

Mustafa Kutlu'nun tarzını bilenlerin çok beğeneceğini düşündüğüm bir hikaye. Eserde Kutlu dili çok iyi kullanmış. Özellikle seçtiği kelimelerden tasvirlerine kadar anlattığı yöreyi size resmen yaşatmakta. Tanzimat döneminde başlayan köy roman(cılığ)ı anlayışının çok güzel bir örneği. Köy insanın geçim sıkıntısını, birbirleri arasındaki ilişkileri, kuşak çatışmasını oldukça başarılı bir şekilde okuyucuya verebilen bir kitap. Okudukça sizi kendisine bağladığından, bitmesini istemeyeceğiniz bir eser...

Şuan için Türkçe'nin eşsiz bir sözlüğü. Yaşar Çağbayır'ı sözlüğün hazırlanma hikayesini birebir ağzından dinlemiş ve oluşturulmasının arkasındaki zorlukları bilen biri olarak bu sözlüğü Türkçe konusunda hassas olan ve Türkçe kelimeler kullanmada özen gösteren kişilere kesinlikle tavsiye ederim.
Çağbayır öğretmenliğine başladığı ilk yıl bakanlıktan okula bir yazı gelir. Yazının sonunda 'mümza' ve 'temhir' sözcükleri geçmektedir. Aslında 'imzalamak' ve 'mühürlemek' anlamlarına gelen bu sözleri Yaşar Çağbayır bir nesne ismi olduğunu düşünür. Dahası bu kelimelerin anlamı o zamanki sözlüklerde de yoktur. O' da 'okulumuzda mümza ve temhir bulunmadığından mümkünse göndermeniz arz olunur.' diye, bakanlığa cevabi bir yazı göndermeye niyetlenir. Yazdığı yazıyı onaylaması için bulunduğu yerdeki kaymakama götüren Çağbayır, kaymakamın gülüp ikaz etmesiyle işin doğrusunu öğrenir. Bu alandaki eksikliğimizi farkeder ve 38 yılını vereceği Türkçe'nin en büyük sözlüğünün hikayesi bu andan itibaren başlar.
O zamandan itibaren karşılaştığı, anlamlarını bilmediği kelimeleri tek tek alfabetik olarak ayakkabı kutularında saklar. Kutular birikipte bir traktör römorkuna sığmaz hale geldiğinde artık onları ciltlemenin zamanı geldiğini anlar ve 8 yılını ayırıp kelimelerin tekrardan düzenlenmesi ve sonrasında ciltlenmesine ayırır. Bunun sonucunda 20 ince ciltlik toplam 246 bin kelime içeren bir sözlük ortaya çıkmış. Ötüken neşriyata verilen bu 20 cilt tekrardan düzenlenerek 5 kalın cilt haline getirilmiş.
İşte bu müthiş eserin (kısa) hikayesi...