E-Dergi

Paylaşımlarım hiçbir zaman düzenli ve etkileşim amaçlı olmamıştı ama son zamanlarda buraları hepten boşladım gibi hissediyorum. Okuduklarım hakkında bir şeyler yazmakta zorlanıyorum ve paylaşasım da gelmiyor. Neyse bu aralar da böyle olsundu, canım sağ olsundu.

Balzac'la bir türlü kaynaşamıyoruz ama elime kitabı geçince de bitirmeden bırakmak saygısızlık olur gibi hissediyorum. Bu kısacık Kırmızı Han kitabı da İnsanlık Komedyası içinden alınmış iki öyküden oluşuyor. İki öykü de idam cezası üzerinden ahlaki çatışmayı konu edinmiş ama beni pek etkilemedi. Yine de meraklısına önerilir.

Okumasi keyifli bir oyku oldu. Hikayenin ilk basinda guzel bir ask hikayesi okuyacagimi dusundum ama hikaye ilerledikce ask olaylarin cok gerisinde kaldi. Sonunu da boyle beklemiyordum acikcasi, neredeyse Efendi Cornelius’a uzulecek kivama geldim.

Hepsinin Hindistan'da geçtiği 4 mini hikayeden oluşan bir kitaptı. Yazarın anlatım dilini beğendim, hafif ve akıcıydı. Hikayeye başlamadan önce önbilgi verdi. Hikayelerin hepsinin Hindistan'da geçmesinin büyük bi nedeni kendisinin Hindistan doğumlu bir İngiliz oluşundan kaynaklıdır. Yazarın kendisi de belli bir dönem yine Hindistan'a geri dönüp yaşamış hatta gazetecilik de yapmış. Ayrıca hikayelerin hepsinde ana karakter bir İngiliz'di.
Bu kitaba 6 vermek biraz az geliyor 7 ise fazla. Ama sırf genel puanı biraz daha yükselsin diye 7 verdim. 6.5'luk bir kitaptı. İlk iki hikaye olmasa..

Gelelim kitabımıza :) "Portakallar", Daudet'nin 1869'da yayımlanan ve üstte bahsettiğim "Değirmenimden Mektuplar" adlı kitabının içinden derlenen öykülerden oluşuyor. Yazar, kalabalık Paris yaşamından sıkılıp, güneyde bir yel değirmenine yerleşmiş. Oradaki taşra insanlarını ve yaşamını gözlemleyip bu muhteşem öyküleri kaleme almış. Elbette taşra insanlarının anlattığı hikâyeler de bu esere ilham olmuş. Okurken Cezayir'in portakal bahçelerinin kokusunu buram buram hissedeceğiniz bu eserde, ben özellikle Altın Beyinli Adamın Hikayesi, Şair Mistral, İki Han ve Miliana'da adlı öyküleri çok severek okudum. Eğer siz de öykü okumayı seviyor ve Daudet'nin kalemini merak ediyorsanız bu kitabı okumanızı öneririm. Sanatla, kitapla ve sevgiyle kalın.

Günümüze kadar toplamış, birikmiş ve uygulamaya koyduğumuz ahlaki kurallar bütününü, toplumsal yaşamı kurduğumuzdan beri kullanırız. Bu kurallar ne bize özgüdür aslında ne de başka bir topluma. Toplumlar incelendiğinde, onları oluşturan özellikler uzak bir coğrafyanın diplerinde yaşayan kabilelerde de görülebilmekte. Frazer de verdiği örneklerde bunlara sıkça değiniyor.