E-Dergi

Kitap schopenhauer felsefesini güzel bir şekilde özetliyor ancak yazarın müslüman kimliğini vurgulayarak schopenhauer'i düzeltme çabasına girmesi ve özellikle de türk-islam yazar ve düşünürlerinden yerli yersiz ve bitmek tükenmek bilmeyen alıntılarla her konuyu bu çerçeveye sokmak istemesi kitabın öğretici değerini gölgede bırakıyor. Ayrıca kitabın önsözünde dile verdiği öneme rağmen sürekli artık kullanımı kalmamış eski sözlerle kurduğu cümleler kitabı daha yorucu ve bıktırıcı bir hale getiriyor. Schopenhauer'i tanımak isteyenler ve hayranları için yer yer sıkıcı da olsa öğretici bir kitap.

Bir solukta bitirdiğim etkileyici ve sürükleyici bir öykü. Bartleby Camus'nun yabancısı gibi bir antikahraman. Bir yandan da Edgar allan Poe'nun garip kahramanlarına benziyor. Hayatın anlamını yitirmiş ve bir şey yapmakla yapmamak arasında fark görmeyen, başına gelecekleri de umursamayan talihsiz bir adamın ve çaresizce ondan kurtulma çabasındaki anlatıcının acıma ve öfke arasında gidip gelen öyküsü. Duygusal gerilimi ve psikolojik karakter tespitleri takdire şayan. Daha çok Mobydick'in yazarı olarak tanınan Melville'ın yeteneğini farklı bir öyküde görmek isteyenlerin kaçırmaması gereken önemli bir kitap.

İki defa okuduğum, neredeyse tümü aklıma kazınmamış olsa tekrar tekrar okuyabileceğim bir bilim kurgu baş yapıtı. Zaman yolculuğunu ele alan ilk romanlardan biri olan kitap tüm wells kitapları gibi insan yaşamına ilişkin felsefi sorgulamaları enfes bir kurgu ve heyecan içinde birleştiriyor. Bir kaç defa filme çekilen romanın filmlerinden derin farklılığını ve günümüz kurgularının yüzeyselliğinin rahatsız ediciliğini bilim kurgu okuru hemen fark edecektir. Zaman yolculuğu üzerine yazılmış en önemli eser.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Daha önce P.K. Dick okumadıysanız bu kitapla başlamayın. Çünkü bilim kurgu dışında da eserler veren yazarın bu romanı daha çok farklı türlere yaklaşıyor. Bu yüzden bilim kurgu beklentisinde olanları hayal kırıklığına uğratabilir. Polisiye ve dramdan örülü kitapta bir kaç gelişmiş teknoloji ürünü dışında bilim kurgu öğesi yok. Konu tamamen uyuşturucu bağımlılığı. Kendisi de bağımlı olan bir dedektifin beynini yiyen uyuşturucunun etkisi altında olayları çözmeye çalışması anlatılıyor. Bir zamanlar uyuşturucu deneyimini yaşamış p.k. dick bağımlıların hayatını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Ancak Kahramanın içinde bulunduğu durum ancak kitabın sonlarında o da kısmen görünmeye başladığından kitap belli bir çözülme duygusu yaşatmıyor. Yani bir olay romanından daha çok bir durum romanı. Ayrıca psikolojik durumu ele alan konu bir dövüş kulübü gibi şaşırtıcı da değil. P.K.Dick'i merak edenlere çığrından çıkmış zaman'ı öneririm.

Bir söyleşiden yola çıkarak yazılmış kitap Atatürk'ün devrimlerini bilim ve akılcılık açısından irdeleyen kısa ve sadece bir yapıt. İlk bölümde bilimin tanımı yapılıyor ve Atatürk'ün yaptıklarının bu tanım ile nasıl örtüştüğü üzerinde duruluyor. Buna göre bilimsel bir gözlemle bakıldığında toplumun refahı açısından yapılması gerekenler ortada olduğuna göre bunları gerçekleştirmek için Atatürk’ün izlediği yol açıklanıyor. Atatürk’e diktatör denilirken şu tanım yapılmış: Diktatör eski roma'da olağanüstü durumlarda tüm yönetim yetkilerini geçici bir süre için elinde bulunduran senato üyesine verilen addır. Ancak buradaki en önemli ayrıntı Atatürk’ün tüm istediklerini zorla değil ikna yoluyla kabul ettirdiği meclis kararı ve onayıyla yaptırmış olmasıdır. Kitabın tartışılabilecek yönleri bilimin ve uygarlığın tanımı konusundaki saptamaları olabilir. Hocanın çok keskin saptamaları olduğunu belirtmek gerekir. Orijinal bir fikir içermese de sürükleyici ve yararlı bir kitap olmuş.