E-Dergi

Marx'ın ve Engels'in kitabın girişinde bahsettikleri ''Komünizm Heyulası'' neredeyse 200 yıldır birçok ülkede devam etmekte. Bu inancın -ülkemizde dahil- birçok ülkede olmadık iftiralarla, suçlamalarla üzerine gidildi. Halk kandırıldı, bu inanç sistemine karşı örgütlendi. İşte bu önyargıların kırılması için mutlaka okunması gereken bir eser. Eserde açıklanan fikirlerin halkı sömürenleri, halkı ezen güçleri nasıl rahatsız ettiğini, Marx'ın ve Engels'in nasıl sömürülen, ezilen insanların temsilcisi olduğunu anlayacak ve önyargılarınızdan kurtulacaksınız.

Psikolojik romanın ne olduğunu yeni tekniklerle bize ve edebiyatımıza öğreten Peyami Safa'nın bu yönlerden en kuvvetli eseri diyebileceğimiz kitabı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, edebiyatla ilgileniyorum diyenlerin mutlaka okuması gereken bir eserdir

Proust'un tüm yaşamını verdiği 7 ciltten oluşan ''Kayıp Zamanın İzinde'' serisinin 2.kitabı. Bu kitapta Proust'un kahramanı ilk gençlik yıllarını, ilk aşk deneyimlerini anlatıyor. Proust'u normal bir yazar hatta normal bir insan olarak hayal edemiyorum. O bu dünyadan olmayan bir bellek avcısı. Bu kitap edebiyatla ilgisi olmayan okuduğu kitap sayısı senede 5-10'u geçmeyen bir insanın okuyabileceği, değerlendirebileceği bir eser değildir. Proust'un anlatımı çok yoğun, okuyucunun tüm dikkatini vermesi gereken bir anlatımdır. Bunun yanında üsluba giderek alıştığımızda anlatımın ne kadar naif, huzur veren bir anlatım olduğunu görüyoruz.

Defalarca anlatılan, filmi çekilen geçtiğimiz yüzyılın en büyük insanlık suçuna bizzat bu olaylara tanıklık eden Levi'nin gözünden daha öncekilere benzemeyen bir üslup ve yalınlıkla bakıyoruz.

Bir yazarın iyi bir yazar olup olmadığına çoğu zaman tek bir kitapla karar verilemez.Tek bir kitapla usta ilan edilmek çok az yazara nasip olmuştur.Hamsun da bu yazarlardan. Açlık romanını okuduğunuzda ve Hamsun'un nasıl muhteşem bir anlatıcı olduğunu fark ettiğinizde eminim siz de aynı yargıya varacaksınız.