E-Dergi

Uçurtmayı vurmasınlar,lütfen vurmasınlar.O uçurtmayı vurmak çok kolay çünki..Küçük bir çocuğun kalbini kırmak gibi..Ama önemli olan sonrası.Bir çocuk,Barış,saf tabiki ve tabi ki duygusal.O kadar bağlı ki İnci'sine.Herşeyi anlatmak istiyor ona .Bildiği ,bilmediği,duyduğu,gördüğü..Ve sormak istiyor herşeyi,herkesi,genellikle bilmediklerini.'Gerçek' pastanın tadını mesela,yalan söylemenin bazen neden gerekli olduğunu.Beyaz saçlı amcanın 'kitap'tan niye korktuğunu veya.Böyle şeyleri soruyor minik Barış,kimilerine komik veya saçma gelebilecek şeyleri soruyor o.Ama gerçek olan ve cevabı bir çocuğun anlayabileceği kadar basit olduğu halde'bazılarının'anlamamakta ısrar ettiği şeyleri..Ve çelişkiler içinde kaldı bazen.Düşünmenin güzel olduğunu öğrenip,düşünenlerin hapse girdiklerini görüyor.doğru sözlü olmanın önemini kavrayıp yalanlara şahit oluyor.Bir çocuktan ne beklenirse onu yapıyor,doğrusunu yapıyor,habire soruyor Barış..
Umarım Barış bu özelliğini ulu orta kullanmaması gerektiğini öğrenir.Yoksa küçükken merak ettiği şeyler onu küçükken ait olduğu yere geri gönderecek..
,,Teşekkürler,,

Simyacı kadar ünlenmedi, ama en az onun kadar insanlara birşeyler vermeye çalışan bir kitap.Bunda başarılı olduğu söylenebilir.Özellikle değişik ruh halindeki ,farklı düşüncelere sahip insanların ruh dünyalarında gezinmek isteyenlere önerilebilir.Kitabın bütüne yakın kısmı hastanede geçtiğinden 'sinir hastalıkları hastaneleri' hakkında da bilgi edinmiş oluyorsunuz.Ayrıca söylemeliyim ki tasvirlerde başarılı olmuş bir kitap..

Mürebbiye'de Anjel adlı çekici ,genç bir kadının yaşadığı Fransa'da işler yolunda gitmeyince,İstanbul'da bir ailenin yanına Fransızca öğretmeni olarak gelmesi,kadının işveleri sonucu konaktaki erkekleri birbirlerinden habersiz kendi tuzağına düşürmesi anlatılıyor.Kitap aile içi ikiyüzlülüğü,yalancılığı ve aşkın insana yaptırabileceklerini gözler önüne koyuyor.İnsanların kendilerini tatmin etmek için(!)başkalarını birbirine düşürmekten ne denli zevk aldığını iyi gösteriyor..
Söylemeden edemeyeceğim,kitabın kapağındaki bayan resmi fazlasıyla güzel ve masum..Anjel'e uyarlamayın..Aslında en iyisi okuyun da siz karar verin.

Yumuşak huylu ,hayalperest,efendi bir adam.Oldukça duygusal,düşünceli.Sevmeyi bilmiyor,aklındakileri pratiğe dökemiyor.Karşısında biraz çocuksu,duygusal,sevgiye muhtaç,genç, güzel bir kız..İkisinden ortaya Beyaz Geceler çıkıyor işte..Onlar sohbet ediyor,biz okuyoruz.Sohbetleri o kadar güzel ki karanlık geceyi aydınlık ediyorlar..Karşınızda Beyaz Geceler,hemen okuyun,geçen günler aleyhinize..

Bence kitabın adı daha farklı olmalıydı.Tom Gordon Hayranı.. Olabilirdi Çünki burada tam olarak bir aşktan sözetmek mümkün değil.King'in diğer kitaplarından farklı olduğu kesin ama olumlu yönde olduğu söylenemez.Başta Stephan King'e yakışmamış böyle bir kitap yazmak.İlk kitabı da ondan desek ,o da değil..Ama hayranı iseniz ,hani farz değil de, elinize geçerse okuyun,ne diyeyim?!.