Toplam yorum: 3.086.533
Bu ayki yorum: 6.220

E-Dergi

Muhafazakar Demokrat Tarafından Yapılan Yorumlar

Öncelikle playback nickli arkadaşıma bu konuda katılmıyorum. Mademki derin devlet devletin ta kendisi ise mafya-devlet ilişkisi ne oluyor. Bizde anlayamadık yoksa devlet mafyamı. Değilse ne bu ilişki. Bu ülkede bir egemenlik sorunu var birkez. Bu da derin devletten kaynaklanıyor. Oldukça da sorun giderilmeyecek. Bence şuan yaşanan Danıştay katliamıda da derin devletin parmağı var. Her zamanki gibi egemenlik adına birşeyler yapılmaya kalkınsa mutlaka bir komplo ve hükümet alaşağı edilerek tekrar egemenliğe el konulmaktadır. Fakat halkımız artık daha bilinçli ve olayları daha analiz edebilmekte ve bu tip eserlerden yararlanarak ufkunu genişletmekte. Bu ve bu tip kitapları ufukların genişletilmesi açısından mutlaka okunmalı.Saygılarımla. Bol okumalar.
Kitabın konusu çok güzel ve heyecanla okunacak bir kitap ama yazım hataları bol. Bu da Yayınevinin ilgisizliğini gösterir. Herkesin okuması gereken bir kitap ama başka bir yayın evi elinden.
Çanakkale zaferini anlamak için bu kitaplar bizler için birer öncü fakat yeterli değil. Her türk evladı mutlaka Anafartalar'ı, Conkbayrı'nı, Seddülbhir'i, Kilitbahir'i vs. gidip gezip görmeli. Ecdadımızı daha iyi anlamalı ve yad etmeli. Ki hala toprağı kazıdığınız zaman kurşun ve top parçalarına rastlanmakta...Cenabı Hakkın ecdadımızın günahlarını bağışlamasını ruhlarını şadetmesini, onların yüzü suyu hürmetine bizleri bağışlamasını diliyorum...
Kitap şuan satışa sunulmamış ama ben bu konuda yaptığım araştırma ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye ekonomisinde devletçilik politikası çerçevesinde, kamu sektörü 1930’lardan beri hem üretici hemde tüketici olarak önemli rol oynamıştır.

Cumhuriyetin ilanının ilk yıllarında sıkı sıkıya bütçe disiplinine uyulmuş ve devlet denk bütçe ile yönetilmiştir.

1946 yılında devlet bütçesi fazla vermesine rağmen devalüasyona gidilmiştir. Bu ilk devalüasyondan sonra Türkiye’nin dış ticaret dengesi bozularak dış ticaret sürekli açık vermeye başlamıştır.

Türkiye 1951 ile 1963 yılları arasında geçen 12 yıl boyunca hiç denk bütçe yapamamıştır. İstikrar programı ile de 1960 yılında (yani planlar döneminde) bütçe açığı 43 milyon dolara düşürülmüştür. 1963 yılında bütçe açığı verilmemesine karşın dış ticaret açığı milli gelirin %4’ üne fırlamıştır.

1970 yılından bu yana Türkiye bütçesi devamlı olarak açık vermiştir.

1974 yılında petrol fiyatları patladı. Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte ABD’nin silah, batılı ülkelerin örtülü ekonomik ambargosu ile karşı karşıya kaldı. Türkiye o yıl 303 milyon dolarla rekor bir bütçe açığı verdi.

24 Ocak 1980 Kararları ile kamu sektörünün ekonomi içerisindeki etkinliği değiştirilmeye çalışılmışsa da başarılı olunamamış ve bütçe açıkları giderek artmıştır.

Bütçe açığının milli gelire oranı ülkemizde, 80’li yıllarda %1-2’ ye, 1990 -1995 yılları arasında %4’ lere, 1996 yılında %8.2’ ye, 2000 yılında yüzde 10.2’ e, 2001 yılında ise %16.1’ e kadar yükseldi. 2003 yılında %11.2, 2004 yılında %7.1, 2005 yılı sonunda ise %2.1 olarak gerçekleşmiştir.

Maastricht Kriterleri, bütçe açığının milli gelire oranının, %3’ü aşmaması gerekliliğini öngörmektedir.

% 3’ lük sınırın altında kalan bu oran, Türkiye'nin 2005 yılında ne kadar başarılı bir mali performans gösterdiğinin önemli bir kanıtıdır.

Mali disiplin konusunda Türkiye, birçok AB üyesi ülkenin bile gerçekleştirmekte zorlandığı derecede iyi bir performans sergilemiştir. Ki AB ülkelerini bütçe açığı ortalaması % 2.7 dir.

Son yıllarda ki mali disiplin nedeniyle kamu yatırımlarının milli gelir içindeki payı görece azalırken, özel sektör yatırımlarının payı son 2 yılda önemli oranda artış göstermiştir.

Türkiye'de özel sektörün ciddi anlamda bir yatırım atağı olmuş, özel sektör yatırımları 2005 yılında, 2002 yılı sonuna göre reel olarak %115 oranında önemli bir artış göstermiştir. Özel sektör tarafından 74 katrilyonluk bir yatırım gerçekleşmiştir. Bu çok ciddi bir rakamdır. Bunun yanı sıra yabancı sermaye yatırımlarında da anormal artışlar olmuştur. 2005 yılında 9,7 katrilyon lira doğrudan yabancı sermaye girmiştir.

Türkiye ekonomisi artık geçmiş dönemlerle kıyaslanamayacak düzeyde yeni bir sürece girmiştir. Bu yeni süreç, istihdamdan gelir dağılımına, üretimden ihracata kadar her alanı etkileyecek düzeye ulaşmıştır.

Türkiye, son üç buçuk yıl içinde tarihinde görülmemiş bir fırsat yakalamıştır. İstikrar ve güven ortamının oluşturduğu bu fırsat, makroekonomik göstergelerle sağlamlaştırılmıştır.

Saygılarımla.Bol okumalar.
Kitap delilleriyle, anlatımıyla gerçekten muhteşem bir eser. Çok iyi analiz ve yorum yapılmıış olup insanın ufkunu açmakta. Ulaşılması zor kaynaklara ulaşılmış ve bir takım gerçekler gözler önüne serilmiştir.Okumanızı tavsiye ederim.Saygılarımla. Bol okumalar.