Toplam yorum: 3.082.020
Bu ayki yorum: 1.700

E-Dergi

Aram Söylemez Tarafından Yapılan Yorumlar

25.04.2012

Entropiye bir gönderme. Ama asıl konu ilişkilerde soğuma. Mahir Öztaş'ın ilk romanı, tavsiye ederim.
06.02.2012

Nesil çatışmasını anltan güzel bir kitap.
Hani derler ya birde Rus Edebiyatı olmasa halimiz yamandı gerçekten öyle birde bu büyük edebiyattan ve büyük usta Turgenyev'den okuyalım bakalım.
06.02.2012

Yavaşlık'ın kıssasından çıkan hisse şu: "Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır." Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır.

"Kundera, gerçek `libertin'liğin gücünü görüntünün zorba güçsüzlüğünün karşısına, Epikuros'un hazlarını otomobilin karşısına çıkartıyor."
(Jean-Pierre Tison, LIRE)

"Varoluşun dayanılabilir hafifliğinin savunusu. Diderot ile Gogol yüzümüze ayna tutuyorlar: Sanıldığı kadar çirkin değiliz..."

(Alain Bosquet, MAGAZINE LITTERAIRE)
06.02.2012


Yazdığı romanlar çok geniş bir okur kitlesince okunan ve yüzyılımızın en önemli yazarları arasında gösterilen Milan Kundera, Perde adlı yedi bölümden oluşan bu denemesinde, Saptırılmış Vasiyetler ve Roman Sanatı’ndan sonra bir kez daha romanı kendi evreni içinde ele alıyor. Bu kez romanı tarihsel evrimi içinde, Cervantes’den Marquez’e, Rabelais’den Flaubert’e, Musil’den Stendhal’e türünün yapı taşlarını oluşturan yazarlar ve yapıtları arasında dolaşarak incelerken bir yandan da, kendisinden önce Goethe’nin büyük bir öngörüyle dile getirdiği "Dünya Edebiyatı" kavramının niteliklerini sorguluyor. Romanın ve yaşamın aslında tek ve aynı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Tüm bunları dile getirirken de öğretici bir söylemin tuzaklarına düşmeden, kimi zaman kızarak, kimi zaman heyecanlanarak, zaman zaman da coşarak okuyucusunu "unutulmaz olanın yıkılmaz şatosu" romanın derinliklerinde bir yolculuğa çıkarıyor.
06.02.2012

Milan Kundera’nın, kendi kurduğu roman evreninin kökenlerine indiği yapıttır Roman Sanatı. Yazarın yaşadıklarını yaşarken anlattığı, metnin gelişimine okur kadar dahil olduğu bir evrendir onunki. Cervantes’in mirasından yola çıkarak roman tanımını ortaya koyan Kundera, bu kitabında Broch, Musil, Kafka okumaları yaparak, kahramanlar/kurgu/psikoloji/tarih bütünlüğüne yaklaşımını anlatıyor. Romanın doğuşunu ve özünü ise şöyle özetliyor: “Harika bir Yahudi atasözü var: İnsan düşünür, Tanrı güler. Ben Rabelais’nin, bu atasözünden esinlenerek bir gün Tanrı’nın gülüşünü duyduğunu ve ilk büyük Avrupa romanının böyle doğduğunu hayal etmeyi seviyorum.”
Roman Sanatı, 20. yüzyılın en önemli edebiyat adamlarından Kundera’yı ve romancılığını daha iyi anlama ve değerlendirme yolunda vazgeçilmez bir başucu kitabı.