Toplam yorum: 3.083.119
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

hakan arslangiray

Ülkemizin en önemli sorunlarından birinin az okumak ve buna bağlı olarak okuduğunu anlamamak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle başta kendi ailem ve yakın çevrem olmak üzere, ulaşabildiğim tüm insanların kitap okuması için elimden geldiğince çabalıyorum. Okuduğum kitapları yorumlayıp paylaşarak kitapseverlerin bu kitaplar hakkında bilgi edinmesini amaçlıyorum.

hakan arslangiray Tarafından Yapılan Yorumlar

14.05.2018

Haldun taner'in ilk öykü kitabı. İçinde 10 öykü bulunan kitap yazarın mizahi ve akıcı dilini ortaya çıkarıyor. Öyküler genelde istanbul ve istanbul halkını anlatıyor. Öykülerde insanların ahlak anlayışı, şehirlileşme çabaları ve dönemin siyasi hayatı mizahla karışık eleştirisel bir bakış açısıyla anlatılıyor.
12.05.2018

Başkomiser nevzat serisinden polisiye bir roman. İstanbul'un sorunlu semtlerinden Tarlabaşı civarında geçen hikayede İstanbul'un yozlaşması, techir dönemi, mafyalaşma, sokak çocukları, şehrin beton yığınına dönmesi ve gezi olayları konuları işlenmiş.
Akıcı bir anlatıma sahip güzel bir kitap. Yazarın; kendisini ve diğer kitaplarını bir karakter olarak kitapta konu etmesi farklı bir mizah olmuş.
05.05.2018

Metin Uca'dan cahilliğe, kötülüğe, kötü siyasete yüksek dozda kara mizah içeren acımasız bir eleştiri kitabı. Kitapta bazen yüzlerce hatta binlerce yıl öncesinden hikayeler dinlerken bazen günümüz Türkiye'sinden örnekler verilmiş. Yazar mizahla karışık okuyucunun kafasına vura vura " kabahatin çoğu senin, canım kardeşim" diyor.
30.04.2018

Başarılı bir yerli polisiye roman. Aslında sadece polisiye demek doğru olmaz. İçinde bir çok dram barındıran bir kitap olmuş. Yazar taciz, organ kaçakçılığı, suriyeli göçmenler gibi ağır konuları hem suçlular hem de kurbanlar açısından anlatmaya çalışmış kitapta. Bunda da çok başarılı olmuş. Polisiye anlamda çok şaşırtıcı ve gerilimli olmasa da hikayedeki dram kitabı oldukça ilgi çekici hale getirmiş.

Kitapta uzun süredir cinayet işlemeyen bir seri katilin 5 yıl aradan sonra cinayetlerine yeniden başlaması ve bu cinayetlerin ardındaki nedenler; işin içine taciz, organ kaçakçılığı ve göçmenler de katılarak anlatılıyor.
28.04.2018

1860lı yıllarda fransada bir maden ocağı ve burada çalışan işçilerin çok zor şartlar altında yaşadıkları hayatları anlatıyor kitap.

Günümüzde de çok fazla değişmeyen emek sömürüsü, işçi ile işverenin dengesiz kazanç payları ve fakirliğin ezdiği yaşamlar var kitapta. Bu şartlara karşı grev kararı alıp daha sonra eğitimsizliğin ve uzun süren fakirliğin de etkisiyle grevin şiddete dönüşmesi konu ediliyor. Kitabın sonu bu tür hikayelerin genelinde olduğu gibi tahmin edilebilir bir şekilde geliyor. Yazarın kitaba konu olan madencileri ve onların yaşamlarını gerçekten gözlemleyerek kitabı yazdığını düşünürsek hikaye gerçekçi, dil oldukça yalın ve anlaşılır. Kitabın bazı bölümlerinin biraz fazla uzun anlatıldığını düşünmekle birlikte oldukça öğretici olduğunu ve okunması gerektiğini düşünüyorum.

Yazarın tarzını cengiz aytmatovun daha az duygusal ve daha çok gerçekçi hali diye tanımlayabilirim.