E-Dergi

Toksik bir dünyadan uzak, izole bir adada Kral diye adlandırdıkları babaları ve anneleri ile yaşayan üç kız kardeşin yaşamı, babalarının ortadan kaybolması ve adada birdenbire ortaya çıkan üç erkekle birlikte alt üst olur.
Üç kız kardeşin ağzından anlatılan hikâyeyi sanki bir sisin arkasından gözlüyoruz gibi geldi bana.
Distopik bir kitap Su Kürü.Sophie Mackintosh’un kurduğu dünya oldukça tekinsiz.Aile ise garip, şiddet barındıran ritüelleri ile güven vermeyen bir aile.
Toksik dünya kadar, toksik bir aile.
Benim için ilginç bir kitaptı Su Kürü.

Faruk Duman, Sus Barbatus'ta doğa olayları ile insan hikâyelerini, yaşanan dönemin atmosferini de yansıtarak bir araya getirmiş.
Roman, Zeynep ve Kenan üzerine odaklanıyor görünse de çok fazla karakter barındırıyor.
Bekir Komutan,Aysel,Atalay,Kadir Ağa,Mustafa Öğretmen,Faruk,Doktor Servet, Gülşen ilk aklıma gelenler.
Sus Barbatus, Kırmızı Kartal, atlar, ağaçlar, rüzgâr,kar, kara kedi bile bir karakter.Yani tüm doğa.
Sefiller ve Yaban romanları da bir karakter gibi beliriyor kitapta kimi zaman.
Olaylar 1980 darbesi öncesi, 1979 yılında geçiyor.
Politik yönü de güçlü olan bir kitap Sus Barbatus.

Diliyle, kurgusuyla,masalsı anlatımıyla çok sevdiğim bir kitap oldu, Sus Barbatus.

Aslı Biçen Elime Tutun ile okuyucuyu çok ama çok zorlayan bir metin ortaya koymuş.Şiirsel, anlaşılması zor, bol zaman, bol emek isteyen bir kitap Elime Tutun.Yukarıda alıntıladığım bölüm sizi yanıltmasın.Seçtiğim bölüm anlaşılır bir bölümdü.Ben Tehdit Mektupları'nı yazan Aslı Biçen'i daha çok sevdim.

E. H. Carr, bir tarih yazarı.Özellikle Sovyetler Birliği hakkındaki incelemeleri ile ünlüymüş.
Dostoyevski üzerine yazdığı bu kitapta, Dostoyevski'nin çocukluğundan başlayarak, ailesininin, çevresinin eserlerine etkisini, karakterlerini kimlerden esinlenerek oluşturduğunu,yaşadığı dönemdeki olayların ve düşünce akımlarının eserlerine yansımasını ustalıkla incelemiş.Belli başlı romanlarının da çözümlenesini yapmış.
Dostoyevski okumalarımı destekleyici bir kitap oldu, Edward Hallet Carr'ın, Dostoyevski'si.

1993 yılında Ümraniye çöplüğünde meydana gelen patlama sonucu 39 can kaybetmiştik.Ülkemizdeki akıl almaz toplu ölüm çeşitlemelerine bir şık daha eklenmişti.Unutuldu gitti, ben unutmadım.
Hwang Sok-yong Tanıdık Şeyler’de çöpleri ayrıştırarak hayatını kazanan,çöplüğü evi bilen insanların öyküsünü anlatıyor.
Pörtlek, Saçkıran, Köstebek...Saçkıran gönlümde taht kurdu, saflığı ve içtenliği ile...
Hızla tükettiğimiz, yerine gecikmeksizin yenilerini koyduğumuz şeyler, tanıdık şeyler kimileri için çok fazla anlam taşıyor.Biz bilmesek de!